Türkiye'de kendini güçlü hissetmeye başlayan herkes veya kurum, ahkâm kesmeye başlıyor. Çünkü elde ettiği güçle, her 'haltı' işleme hakkının olduğuna inanmaya başlıyor. Kanunlar da güçlüden yana 'sürekli karar verdikleri' için bunların pervasızlıkları, gaddarlıkları ve hırsızlıkları da sınır tanımıyor. Son zincir market sahibi kişinin beyanatı buna en güzel örnektir.

Zincir marketlerin, ülkenin en ücra köşesinde bile birer- ikişer şube açarak; ülkede esnaflığı kendi lehlerine bitirme açgözlülüğü ve buradan devşirdikleri ekonomik güçle, ülke genelinde hükümete rağmen fiyat belirleme gücüne ulaşmış olmaları, 'yönetimin hazin tablosunu' ortaya koyması açısından ibret vericidir.

Zincir marketlerin ülke genelinde, on binlerce şube sayısı bulunmaktadır. Bu sayıya nasıl ulaştıkları ve hangi yasal boşluklardan faydalandıkları veya önlerinin açılıp açılmadığı soruları, bugün daha anlamlı hale gelmiş bulunmaktadır. Ya da 'yerel esnafı bitirme projesine' dönüşen/dönüştürülen bu zincir marketleri nereye oturtmalıyız? Sahiplerinin, mali kaynaklarının, ticari ortaklıklarının ve nihai hedeflerinin bir kez daha masaya yatırılması zarureti ortaya çıkmamış mıdır?

'Tekelleşen' her sektör beraberinde ciddi sorunları da getirmektedir. Dünyada petrol fiyatları düşerken, bizde akaryakıta zam gelir. Dünyada, dolar değer kaybederken bizde tam tersi döviz kurları tavan yapar. Gıda sektöründe tekelleşen marketler de zam üstüne zam yaparak kuralsızlıklarını ve ilkesizliklerini daha rahat bir şekilde sergilemeye başladılar. Artık gündelik hatta saatlik değişen zam etiketlerine alışır olduk.

Hele son zamanlarda petrol fiyatları düşerken, döviz artışı da yatay bir seyir izlediği halde zam furyasının tam hızla devam ettirilmesi; açgözlülük, halkın cebine alışmış bir hırsızlık ve güç sarhoşluğundan başka bir şey değildir. Özellikle zincir marketlerde 'zam artışının' elbirliğiyle ve eş zamanlı yapılıyor olması hırsızlığı da sistematik hale getirdiklerinin açık bir göstergesi olmuştur.

Bundan daha utanç verici bir durum ise; asgari ücrete yapılacak artış,  işçi ve memur maaşlarına yönelik yılbaşında yapılacak iyileştirmelerin konuşulur konuşulmaz, zincir marketlerin zam düğmesine bir anda basmış olmalarıdır. Daha maaşlara yapılacak artış oranı açıklanmadan, zam oranının çok üzerinde şimdiden marketlerin zamlarını yapmış olmalarıdır.

Asgari ücretli ve diğer çalışan kesim zam artışından bir şey anlamadan, daha doğrusu cebine bir şey girmeden bu hortumcular tarafından zamlarla ceplerindeki paraya el koymalarıdır. Bütün bunların hükümetin gözü önünde cereyan etmesi ve yapanların herhangi bir müeyyide ile karşılaşmaması ise idarenin acziyetini göstermektedir. Her yapılan fahiş fiyat artışının, yanlarına kâr kaldığını gören 'güç sarhoşları' daha sonra, daha büyük zamlarla adım adım yollarına devam ettiklerini de görmüş olduk.

Yasal boşlukların, kuralsızlıkların, ilkesizliklerin, açgözlülüklerin ve fahiş fiyat artışlarının hükümetin gözü önünde cereyan etmesi; elbette hükümeti öncelikli sorumlu haline getirmektedir. Kanuni tedbirlerin hemen alınması, mevzuatı en üst derecede uygulayacak personelin 7/24 denetime çıkarılması ve yasal müeyyidelerin en sert şekilde uygulanması acil bir zorunluluk haline gelmiştir.

Hükümet eliyle yapılan zamların da bu fırsatçılara imkân verdiğini de unutmamak gerekir. Herkes, her kurum ve her ticari müessese halkın durumunu da düşünmeli, açgözlü ve gaddarca davranmayı terk etmelidir. Bu halk geçinemiyorsa, aç ve perişan bir hayat yaşıyorsa; siz kazandığınızı nasıl huzur içerisinde yiyebiliyorsunuz? Bir insan olarak empati yapar mısınız?