Ramazan ayı bütün bereketiyle devam ediyor. Müslümanlar ibadetle, tövbeyle, yardımlaşma ve arınmayla, bu manevi iklimden ziyadesiyle istifade etmeye çalışırken; siyonist terör şebekesinin Mescidi Aksa'ya yönelik şaşırtmayan saldırı haberleri geldi. Siyonist işgalciler, Mescidi Aksa'ya yönelik sistematik saldırılarını bu Ramazan ayında da sürdürerek Müslümanlara yönelik hakaret ve saldırılarını pervasızca sergileme alçaklığında bulundular.

Siyonist terör şebekesi, her Ramazan ayı geldiğinde ısrarla Mescidi Aksa'yı işgal etme, mukaddesatını çiğneme ve burada ibadet eden Müslümanlara saldırmak gibi bir alçaklığı alışkanlık haline getirmiş durumdadır. Oruç ayı, Filistinli Müslümanlar için adeta işkence ve katliam ayı olarak geçmektedir. Bu ayda Filistinli Müslümanlar ibadet etmek isterken, siyonist işgalcilerin saldırı ve katliamlarına maruz kalmaktadırlar.

Bu ibadet ayında, Mescidi Aksa ve Müslümanlara yönelik işgalci siyonistler tarafından gerçekleştirilen saldırıların gelişi güzel meydana gelen saldırılar olmadığını; bilakis planlı, sürekli ve hedefli bir şekilde Kudüs'ün İslamsızlaştırılmasına yönelik bir strateji olduğunu bilmemiz gerekir. On yıllardır devreye konulmuş olan bu alçakça proje, Müslüman idarecilerin basiretsizliğinden dolayı adım adım işlemeye devam etmektedir.

Müslümanların ilk kıblesi olan Mescidi Aksa'nın, nerdeyse her gün işgalci siyonistler tarafından saldırıya uğraması, hürmetinin çiğnenmesi ve burada ibadet eden Müslümanların öldürülmesi sıradan hale gelmiş bulunmaktadır. Hele 40 yaş altı Müslümanların buraya girişine izin verilmemesi ve şimdiye kadar ki saldırıların siyonistlerin hanesine kâr olarak kalması karşısında; ümmetin ölüm sessizliğine bürünmesi, bu terör şebekesini daha pervasız bir şekilde bu kutsal mekânı işgal etmesine zemin hazırlamaktadır.

İsrail terör şebekesinin anladığı tek şey güçtür. Korkmadığı müddetçe, Müslümanlara saldırmaya, onları aleni bir şekilde infaz etmeye ve kutsallarını çiğnemeye devam edecektir. Ancak korkarsa ve karşısında caydırıcı bir güç bulabilirse geri adım atacak, saldırı ve katliamlarında vazgeçecektir. Bu durum da Ümmetin ve Müslümanların imtihanını beraberinde getirmektedir.

Hâlihazırda imtihanı kaybetmiş bir ümmet, birlik ve beraberliğini yitirmiş Müslümanlar görülmektedir. Bir avuç siyonist teröristin batıdan aldıkları destekle, ilk kıblemizi işgal etme ve zulümlerini sistematik bir şekilde ısrarla sürdürme pervasızlığı karşısında, ölüm sessizliğine batmış olan Müslümanların zelil halleri, insanı ümitsizliğe sevk etmektedir. Batılıların, siyonist şebekeye sağladıkları desteğin çeyreğini biz Müslümanlar Mescidi Aksa ve Filistinli Müslümanlara sağlamış olsaydık; bu gün çok daha farklı şeyler konuşuyor olacaktık.

Sürekli ve her ramazan ayında, Mescidi Aksa'ya ve Filistinli Müslümanlara desteğini esirgemeyen izzetli Müslümanları içtenlikle selamlamak gerekir. Allah onlara mükâfatlarını ziyadesiyle versin ve hem bu dünyada, hem öbür dünyada onları aziz kılsın. Küfrün başarısı ve galibiyeti, Müslümanların tembelliği ve dağınıklığı kadardır. İzzet sahibi Müslümanlar, imanlarının bir gereği olarak birlik olup cihada kalkıştıkları andan itibaren küfrün ne başarısı kalır ne de galibiyeti.

Allah'ın emri olan İslam kardeşliği ve ümmetin birliği, Peygamber efendimizin en büyük sünneti olan cihadı kuşandığımız andan itibaren müminler, izzet ve şeref sahibi olarak ortaya çıkacaktır. Küfrün ise zilletten başka bir payı olmayacaktır. Müslümanların dağınıklığı bile küfrün korkmasının ana kaynağı olduğuna göre Müslümanların birlik ve beraberliği ise küfrün hezimeti ve mutlak yenilgisi olacaktır.