Büyük bir ihtirasla makamlara dadananlar, o makamların hakkını veremeyeceklerini de peşinen ilan ediyorlar, demektir. Makamın gücünden faydalanarak kaprislerini yerine getirenler, kaprislerinin basitliği kadar o makamı temsil ederler. Kaprislerin nerdeyse tamamı da insanlık haysiyetiyle bağdaşmadığı için; makamın gücünün verdiği sarhoşlukla, kendi nefsanî duygusunu belki tatmin eder ancak halkın nazarında zilletin en büyüğüne düşmüş olur.

Ülkemizde, bazı makamları işgal eden yeni yetme zavallıların, o makamı temsil kabiliyetinden mahrum oldukları için; o makamın gücünü toplumun hizmetinde kullanacaklarına, şahsi kaprislerinin tatmin edildiği bir zulüm aracına dönüştürmektedirler. Topluma hizmet amacıyla ihdas edilmiş olan bu makamların; bireylerin cezalandırma ve halkı aşağılama basitliğine indirgeyen liyakatsizlerin eline geçiyor olması, çok büyük sorunlarla yüzleşeceğimizi bilmemiz gerekir.

Mülki idare, yargı sistemi, kolluk kuvvetleri vb. kurumları temsil eden kimi şahısların, kanunların üstünde kendilerine bir hak tayin etmeleri, ciddi toplumsal huzursuzlukları beraberinde getirmektedir. Gelişigüzel hakaretler yağdıran bir mülki amir, hastanede doktoru tutuklamaya kalkan bir savcı, vatandaşın hak etmediği bir kabalıkta uygulama yapan bir kolluk kuvveti mensubu görüntüsü, milleti ciddi anlamda endişelendirmektedir.

Hukukun üstünlüğü, liyakatli bir temsiliyet ve şeffaf bir yönetim anlayışı hepimizin hakkı ve özlemidir. Keyfiliğin ve enaniyetin rutin hale getirildiği yönetim biçimlerinde, haksızlık ve kayırmacılık da salgın bir hastalık gibi herkesi kasıp kavuracaktır. Keyfilik ve liyakatsizlik bir hak olmadığı gibi bunu gizleyip üstünü örtmek daha büyük sorunlara zemin hazırlayacaktır. Toplumun hakkı olan şeffaf ve adil bir yönetim anlayışının çiğnenmesi ise toplumsal barışı zedeler.

Bütün bu olumsuzluklar, kişilerin basitliğini, basiretsizliğini ve liyakatsizliğini ifade etmekle beraber; esas itibariyle hükümetin hanesine zarar olarak yansıdığını unutmamak gerekir. Halka yönelik bu tür olumsuzlukları sergileyenler, kaprislerini milletin menfaatlerinin üzerinde gören liyakatsiz personelin, hemen hakkında adil bir soruşturma yapılmalı ve şeffaf bir şekilde neticesi halka duyurulmalıdır. Toplumsal hassasiyete ve halkın onuruna bir saldırı teşebbüsü hükmünde olan bu tür çapsızlıkların cezasız kalmaması gerekmektedir.

Bu tür ferdi fiiller az olabilir, ancak toplumsal vicdanı zedeleme katsayısı yüksek olduğu için acil önlem almayı da gerektirmektedir. Üstü örtülen her bir olumsuzluğun, bir sonraki liyakatsize cesaret vereceğini unutmamak gerekir. Hükümetin bu noktada çok daha hassas ve seri hareket etmesi ise büyük önem arz etmektedir. Yanlışa sebebiyet verenlerin idari olarak görevden el çektirilmesi, idari ve yargısal işlemin şeffaf olarak halka duyurulması toplumsal güveni yeniden inşa edecektir.

Toplumsal memnuniyet, halkın güven ve huzuru, şeffaf bir idari anlayış ve insanlık onur ve haysiyeti; hükümetin en üst seviyede gerçekleştirmek istediği bir yönetim biçimi ise, birkaç liyakatsiz personelin bu acı tahribatlarına asla izin vermeyeceği gibi, en hızlı bir şekilde 'bu tür tiplerin' görevden uzaklaştırılmaları önem arz eder. Güven ve memnuniyet, kaprisli insanlarla sağlanamayacağı gibi şeffaf ve adil bir idari anlayış da ortaya çıkmaz.

Ehil, emin, liyakatli ve toplumun inanç ve değerlerine saygılı, göreve hazır insanların varlığını da bilmek lazımdır.