Bir Kurban Bayramını daha geride bıraktık. Tekrar herkesin Kurban Bayramını tebrik ediyorum. Bunca açlık, kıtlık, savaş ve insanlık dramının yaşandığı dünyamızda, bu bayramda sevgi-saygı ve kardeşlik duygularının pekiştirilmesi için seferber olmamız gerektiği halde içimizdeki bazı beyinsizlerin 'Kurbanı' itibarsızlaştırıp saldırıya tabi tutması tam bir 'aşağılık' örneği olarak karşımıza çıkmaktadır.

Hemen her Kurban Bayramı'nda bu konu gündeme getirilir, kendi çaplarında 'Kurban'a saldırılarını gerçekleştirmeye çalışırlar. Aslında saldırdıkları şey İslam'ın ta kendisidir. Ama Abdullah b.Ubey gibi münafıklığı tercih ederek, hayvan haklarından dem vurmaya çalışırlar. 'Bu kadar hayvan kesilir mi?' şeklinde tezviratlara başlarlar. Böylece göbekten bağlı oldukları küfür cephesine kendilerini ispatlamaya çalışırlar. Ve efendilerinden aldıkları emir ile 'yakala co' direktifini yerine getirirler.

İslam beldelerinin hemen her yerinde görülebilen 'bu molozlar' daha çok ülkemizde kendilerini göstermeye çalışırlar. Molozlar, taş işçiliğinde yuvarlakımsı ve pek işe yaramayan ve sadece yer işgal eden malzemeye denilir. Bu malzemeyi alıp, insanların yaşam alanlarının dışına atmayıncaya kadar, onunla uğraşmaya devam edersiniz. İşte günümüz 'molozları' bir işe yaradıklarını ispatlamak için kurban gibi bir değere saldırarak gündemde kalmaya çalışıyorlar.

Kurban Bayramı dışında, kasaplarda, lokanta vb. yerlerde kesilmiş hayvan etlerinden geçilmiyor. Bu durum şunu göstermektedir; ülkemizde günde on binlerce küçük ve büyükbaş hayvan kesilmektedir. Ama niye 'bu hayvanlar kesilmektedir, bu hayvanları kesmek cinayettir' şeklinde bir itirazın molozlar tarafından yapıldığını duyamazsınız. Hele milyonlarca erkek civcivin 'ekonomik değildir' diye imha edilmesini dile getiren bir moloz oldu mu?

Abdullah b. Übey'in çocukları ve fikri mirasçıları, fiillerini alçakça bir ikiyüzlülük şeklinde yerine getirmektedirler. İslam'a ve kutsal değerlerine direkt saldırmak yerine, dolaylı olarak bazı ibadetleri hedefe koyarak saldırılarını gerçekleştirmektedirler. Zamanı ve zemini iyi kollayarak ve karanlık odaklardan emir bekleyerek alçakça saldırılarına girişirler. Bu saldırılarıyla, hedefe koydukları ibadeti itibarsızlaştırmaya, içini boşaltmaya ve içimizdeki bazı ahmakları kullanarak toplumun hayatından tümden çıkarmaya çalışmaktadırlar.

Allah'ın emri olan örtünmeyi, giyim-kuşam tarzı üzerinden toplumun hayatından söküp almak istediler. Çıplaklığı moda diye özellikle kadınlar üzerinden uygulamaya koyup şahsiyetlerini ellerinden kolayca almaya çalıştılar. Kadınları, her gün yeni elbiseler, takılar ve bunlara uygun aksesuarlar adı altında, maddi olarak sömürü aracı haline getirdikleri gibi esas itibariyle 'örtünmeyi' hayatlarından çekip almakla gerçek anlamda hedeflediklerini nerdeyse gerçekleştirmişlerdir.

Kurbanı da her sene saldırıya tabi tutarak, her bayramda biraz daha itibarsızlaştırarak ve içimizdeki bazı beyinsizleri kullanarak tıpkı 'örtünmek' gibi toplumun hayatında çıkarmayı hedeflemektedirler. İslam düşmanlarının, İslam'a saldırdıkları kadar Müslümanlar daha büyük bir heyecan, azim ve kararlılıkla karşı koyup küfür cephesinin bu alçakça saldırılarını etkisiz hale getirmelidir. Aksi takdirde değerlerimizi bir bir kaybetmeye devam edeceğiz.

Kurban Bayramında, küfür cephesinin 'Kurban' üzerinden ısrarla sürdürdüğü saldırılarını net olarak anlamak gerekir. Bu saldırıların faillerini, azmettiricilerini, bunların bağlı olduğu projeleri ve bu projelerin finansörlerini de bir bütün olarak görmek gerekmektedir. Yoksa birkaç molozun alçakça saldırıları olarak değerlendirirsek, o zaman gerçekten yanılmış olacağız.