Son günlerde, ciddi sorunların bizi etkisi altına aldığı ve olabildiğince bizi hırpaladığı bir süreci yaşıyoruz. Korona virüs salgını, bütün acımasızlığıyla bizleri kuşatmışken, bu durumda dahi bizi sömürmeyi ihmal etmeyen alçak rantçılar ortalığı adeta ateşe vermeye devam ediyorlar.

İstisnasız her gün artan fiyatlar, halkı canından bezdirdi. Market ve pazarlarda günlük zamları görüyoruz. Düşünebildiğimiz her ürüne yüzde 100'den fazla zam yapılmış durumdadır. Sanki tek elden bir düğmeye basılmış gibi meyveden sebzeye, gıdadan temizlik ürünlerine, kısacası iğneden ipliğe her şeye aşırı derecede zam yapıldı.

Artan döviz kurları bahane edilerek zamlar yapıldı. Ancak döviz kurları son altı ayın en düşük seviyesine düşmüş olmasına rağmen, zamların hala artıyor olması krizin 'yağma operasyonuna' dönüştürüldüğü açıkça görülmektedir. 'Kaosun ayak seslerine' benzeyen bu alçakça hamlelerin ülkemizi büyük bir badireyle karşı karşıya getirdiğini unutmamak gerekir.

Etkili, kalıcı ve caydırıcı tedbirler alınmadığından dolayı; ekonomimiz de bir türlü rayına oturmuyor. Hukukun üstünlüğüne göre düzenlenmiş yerleşik kurallarımız olmadığından dolayı; bırakın dış müdahaleyle, içeriden bazı gözü kan bürümüş rant çeteleri tarafından bile ekonomik düzen altüst edilebilmekte, halkın cebi bir çırpıda boşaltılmakta ve ülke adım adım kaosa götürülebilmektedir.

Bu dijital ortamda kimin ne yaptığının saniyeler içerisinde bulunabildiği bir süreçte, bu rant çetelerinin hala büyük bir pervasızlıkla 'zam operasyonunu' ısrarla sürdürmeleri ise bizi daha büyük bir tedirginliğe sevk etmektedir. Yasal boşluklar ve idarenin tedbir almasındaki yetersizliği beraberinde ciddi bir yönetim zafiyetini ortaya koymaktadır. Kimin ne yaptığı ortada iken, caydırıcı tedbirlerin alınmaması halkı ümitsizliğe düşürmektedir.

Tam da bu sırada Boğaziçi Üniversitesi üzerinden başlatılan sokak hareketlerinin, kaosa gidecek sürecin zamlardan sonraki ikinci adımı olduğunu söylemek herhalde kehanet olmasa gerekir. Düğmeye basıldıktan sonra harekete geçen, bütünün birer parçası olan şimdiki zam operasyonu ve sokak hareketlerinden sonraki üçüncü ve dördüncü adımlara hazırlıklı olmamız icap etmektedir.

'Boğaziçi'ndeki hareketliliğin içeriden masumlaştırılması için her türlü taklanın atılması ve dış basının özel bir hassasiyetle bu konuyu mercek altına alması, aslında çoktan bir planlamanın yapıldığını göstermektedir. Protestocuların içerisinde 'lanetli bir grubun' kıblemiz Kabe'ye yönelik hakaret ve saldırıları ise karanlık odalara 'emri yerine getirdik' esas duruşundan başka bir şey değildir.

Netice itibariyle birileri yağma operasyonuyla halkın cebini boşaltarak galeyana getirirken, başka birileri sokakları hareketlendirmenin hesaplarını hala sürdürmektedir. Bu işin ihmale gelecek yanı yoktur. İvedi bir şekilde bu hassas süreçlerde rant operasyonuna girişenlerin kanun önünde hesap vermelerinin sağlanması ve sokaklarımızı karıştırmak isteyen her türlü kalkışmayı bertaraf edecek tedbirleri çok önceden alıp kaosu önlemeliyiz.

Kimse bizim gözyaşlarımıza ve çaresizliğimize bakarak acımaz. Bilakis olabildiğince alçakça ve gaddarca bizi etkisiz hale getirmeye devam edeceklerdir. Yakın geçmişimiz bu tür operasyon, saldırı ve kaos girişimleriyle doludur. Geçmişten ders alıp tedbir geliştirecek akıl sahipleri nerede?!!