Ülke içinde Kur'an'a karşı savaş açanlar, şimdiye kadar mertçe bir duruş sergileyip saldırılarını gerçekleştirmemişlerdir. Hep bir hinlikle, kinlerini kusmuşlar ve saldırılarını dolaylı gerçekleştirme yoluna gitmişlerdir. Bu durum bazen bir kültürel etkinlik, bazen bir şahsiyeti anma veya toplumsal faydaya yönelik bir faaliyet sergiliyormuş gibi yapıp; hakikatte İslam'a ve kutsal değerlerine yönelik şeytani bir saldırı ortaya koyma düzenbazlığı içerisinde gerçekleştirilmektedir.

Bu alçakça eylemlerini yaparlarken, üç önemli konuyu esas almaktadırlar. Bunlardan birincisi, İslam'a olan kin ve nefretlerini ortaya koymaktır. En büyük hedef bu olmakla beraber, bunu gizleme ihtiyacı hissederler. Zira çok ciddi tepkilerle karşılaşmayı ve bu tepkiler sonucunda ortaya çıkabilecek sonuçlara katlanmayı göze alamamaktadırlar. Karşı tarafta oluşturacağı bilinç dalgasının önüne geçmek ve sinsice hedeflerine varmak için bu en büyük hedeflerini gizli tutmayı daha konjonktürel bulmaktadırlar.

İkincisi ve en çok başvurdukları yöntem, dini değerleri deforme etmeye, içini boşaltmaya ve işlevsiz hale getirmeye yönelik tercih ettikleri sinsi yöntemdir. Mesela bir kültürel etkinlik düzenlediklerinde veya tarihi bir şahsiyeti andıklarında hiçbir alakası olmadığı halde, kutsal değerleri deforme etmeye yönelik bir pespayelik ortaya konulmaktadır. Kur'an'ın Türkçe okutulması, Ezan'ın Türkçeleştirilmesi ve salt kültürel bir öğe derekesine indirmek için bu yönteme bilinçli bir şekilde başvurulmaktadır.

Üçüncüsü kendi partizanlarına/yoldaşlarına, yaptıkları tahribatlarla amaçlarına emin adımlarla yürümeye devam ettikleri mesajını vermektir. Kutsal değerlerin içinin boşaltılarak işlevsizleştirilmesi ve ötekileştirilerek düşmanlaştırılması kendi yoldaşlarının görmek istedikleri en büyük hizmet olduğunu çok iyi bilmektedirler. Bu tahribat projelerini çok sinsi bir şekilde gerçekleştirirlerken, aynı zamanda saf bazı dindarları da kandırmanın müthiş sevincini yaşamaktadırlar.

Kısa süreliğine bu sinsi planlar iş görebilir. Bazı saf dindarlar 'oy'una gelip bu rezil projelere yağ sürmüş olabilir. İç ve dış karanlık şer odaklarının yeni saldırı hamleleri şeytani yuvalarda sinsice pusuda bekliyor olabilir. Ama asla unutulmaması gereken bir şey vardır; İslam'a ve Kur'an'a savaş açmış hiçbir kişi, grup, parti ve devlet iflah olmamış ve bu konuda istediğini elde edememiştir.

İBB'nin son olarak tertip ettiği sema gösterisinde, ifade etmeye çalıştığımız bu sinsi projelerden bir tanesi ortaya konulmuştur. Kur'an'ın Türkçeleştirilmesi (mealinin okunması değil), Ezan'ın Türkçeleştirilmesi ve semazenlerin kadın-erkek, bilinçli bir şekilde karışık sahneye çıkarılması; birden fazla hedefin gözetilerek bu sinsi projenin tedavüle konulduğu görülmektedir.

Kurulduğu günden beri sadece bu tür ifsat faaliyetleriyle sicili kabarık olan bu siyasi partinin, ülkenin yönetimini ele aldığında, ifsadi faaliyetlerine kaldığı yerden devam edeceğini bu son olay bize göstermiştir. Aksi takdirde devasa sorunları olan bu büyük şehrimizin, sorunlarının çözümüne yönelik herkes ciddi adımlar beklerken, böyle bir etkinliğin/saldırının mantığı nasıl izah edilebilir?

Çok yönlü hedefleri ve mesajları olan bu son saldırının bizim açımızdaki net açıklaması da; geçmişte camilerin ahıra çevrilmesi, Kur'an'ın yasaklanması ve Ezan'ın Türkçeleştirilmesinin acı gerçeğidir.