İstanbul Sözleşmesi üzerinden kasıtlı bir bilgi kirliliği gerçekleştiriliyor. Esas itibariyle aileyi hedefe oturtup yok etmek amacıyla oluşturulmuş bir proje olan bu sözleşmenin; 'kadını koruyor' martavalıyla, kasıtlı bir şekilde bilgi kirliliğine başvurulması, niyetlerinin ne kadar çirkin olduğunu, hedeflerine ulaşma noktasında her türlü yalan dolana başvurmaktan kaçınmadıklarını göstermektedir.

Bu sözleşmenin içeriğinin üzerinden, bu güne kadar sağlıklı bir şekilde tartışılmasına müsaade edilmedi. TV programlarını ve gazete köşelerini işgal eden zevatın, sözleşmenin içeriğinden ziyade 'kadın cinayetleri' gibi sansasyonel yaklaşımlarla, bu işi bilinçli bir şekilde amacından saptırmaya devam ettiler. Gelinen noktada bu işi hala bilinçli bir şekilde saptırmaya devam ediyorlar ve bu kez AKP'li kadın kollarını yanlarına alarak.

CHP ve HDP cenahının canhıraş savundukları bu sözleşmenin, şimdi de AKP kadın kolları tarafından 'histerik bir şekilde' savunulması; yine bu sözleşmenin içeriğinin tam olarak anlaşılmasının önüne geçti. Bir batı projesi olan bu sözleşmenin, sol ve sosyalist gruplar tarafından ölüm kalım meselesi gibi sahip çıkılmasını anlıyoruz da; şu AKP kadın kollarının, aileyi yok etme projesi olan bu sözleşmeye çok operasyonel bir aparat olarak olaya dahil olmasını anlamakta zorluk çekiyoruz.

LGBT+ vb örgütlerin 'isteklerinin' gerçekleştirme zemini haline dönüştürülen bu sözleşmenin, kısa süre içerisinde oluşturduğu heyulanın toplumumuzu ve geleceğimizi nasıl tehdit ettiğini göremeyenlerin; uzun vadede ailesiz bir toplum ve azgın bir azınlığın isteklerinin geçerli olduğu acı gerçeği ile yüzleştiklerinde acaba neler söyleyeceklerdir?

Şimdiye kadar batıdan alınan hangi malzeme (kanun, hayat tarzı, kültürel değer vb.) toplumumuza ve insanımıza faydalı olmuştur ki, şimdi tamamen operasyonel bir proje olan bu sözleşmenin bir faydası olsun. Elimizde, nispeten sağlam kalan aile kurumunu hedefe oturtan bir projenin bir parçası haline gelmek ve proje uygulayıcılarından daha gözü kara bir şekilde operasyona katılıp, bu işin kurşun askeri haline gelmek gerçekten düşündürücüdür.

Bu toplum ve bu toplumu ayakta tutan değerleri, karanlık güçler veya bizden görünüp de başkalarının emellerini gerçekleştirme noktasında isteyerek ve bilerek hizmet eden birçok yapı tarafından muhasara altına alınmıştır. Maalesef bu muhasara altında gerçekleşen birçok saldırı, başarıya ulaşmıştır. Ancak bu topluma ve değerlerine kastedenlerin, süreç içerisinde tarihin çöplüğünde hak ettiği şekilde teşhir de edilmişlerdir.

Netice itibariyle, saldırgan ifadelerle, tehdit ve şantaj yöntemleriyle ve eldeki güçlü araçlarla aile kurumunu hedefe koyabilirsiniz, toplumu ve geleceğimizi ifsada tabi tutabilirsiniz hatta içeriden ve dışarıdan işbirliği yaptığınız enstrümanlarla hayallerimize ve umutlarımıza kastedebilirsiniz. Ama bu Müslüman toplum her seferinde çirkin emellerinizin girdabından ve acımasızca oluşturduğunuz hile ve tuzaklarınızdan bir şekilde kurtulmayı bilmiştir.

Ailemiz her şeyimizdir, çocuklarımız geleceğimizdir. Toplumumuz dini değerleriyle, örf ve adetleriyle umudumuzdur. Buna kasteden İstanbul sözleşmesi gibi projeleri her zaman etkisiz hale getirmeyi becermiştir. Yeter ki, dinimizi yaşayalım, örf ve adetlerimize sıkı sıkıya sarılalım.