On yıllardır, bu toplumu değerlerinden koparmak için akıllarına gelen her türlü projeyi uygulamaya koyanlar, artık sosyal medya platformlarında saldırılarını daha da yoğunlaştırmaya başladılar. Bu köle ruhlu halleri ile artık, batılılardan daha fazla değerlerimize düşman hale gelmeye başladılar.

Aslında net olarak söylemeye çalıştıkları şey ‘Arapça’ya hayır’ değil, İslam'a hayırdır. Ancak, açıkça bu kin ve düşmanlıklarını 28 Şubat karanlık sürecinde olduğu gibi ortaya koyamayınca; şimdilik dolaylı olarak saldırılarını sürdürmektedirler. Ama, bizim net olarak görmemiz gereken şudur; bu eblehler açık olarak İslam'a hayır demektedirler.

Mertlik bunların vasıfları arasında bulunmadığı için, dolaylı olarak kinlerini kusmaya devam etmektedirler. Çıkıp mertçe biz İslam'a karşıyız deseler, sahip oldukları ideolojileri ve saplandıkları kör dünya görüşü, onları böyle söylemeye sevk ediyor denilecektir. Ve sahip oldukları dünya görüşü, onları bu hezeyanları ortaya koymaya mecbur bırakıyor, diye izah edecektik.

Ancak Arapça bir din değil, dildir. Dünyadaki diğer bütün diller gibi. Ve dilbilimciler şu konuda hemfikirdirler ki, Arapça en zengin kelime hazinesine sahip bilim dili olarak kabul edilmektedir. Biz Müslümanlara göre ise, Arapçanın Kur'an dili olması ayrıca büyük bir önem arz etmektedir. Yüce kitabımızın asli kaynağından, yani Arapçadan okunup anlaşılması apayrı değerdir. Hele ibadet dilimizin Arapça olması, Müslümanlar açısından bu dilin kıymetini kat kat artırmaktadır.

Zaten, Arapça düşmanlarının yaptığı şey; ‘Kur'an'a hayır’ , ‘İbadete hayır’ ve ‘İslam'a hayır’dır. Yok, eğer kültür emperyalizminden dem vuracak kadar, irade ve haysiyetleri varsa, İngilizce, Fransızca ve ölü bir dil olan Latince’ye de hayır desinler, o zaman söylediklerinin anlaşılır bir tarafı olabilir. Eğer köle ruhlu bir eziklik ve zillet içerisinde batılı dillere methiyeler dizer ve Arapçaya hayır kampanyaları düzenlerlerse, biz de bileceğiz ki, bu karşı duruşunuz bizatihi İslam'a karşı bir alçak duruştur.

Cumhuriyetle beraber, harf değişikliği ile yapılmak istenen, Müslüman halkın ibadet dili olan Arapçayla tüm bağları kopsun. Avrupa'ya tamamen teslim olmuş olan cumhuriyet elitleri; köksüz, iddiasız ve medeniyet birikimlerinden tamamen yabancı bir toplum hedeflediler. Daha doğrusu, Batılı efendileri onlara böyle bir emir vermişlerdi, onlara da bu emri en öncelikli yerine getirmek için, Kur'an harflerinden Latin harflerine geçme basiretsizliğini ortaya koydular.

Neticede, bugün Müslüman toplum ile ibadet dilleri arasında iletişim koparılmış bir vaziyette yol almaya devam ediyoruz. Kur'an dilinin bir daha bu toplumun içinden öğrenilmemesi, konuşulmaması ve Müslüman toplumun ibadetlerini yaptığı esnada söylediklerini anlayamaması için sistematik bir şekilde, bu İslam düşmanları saldırılarını sürdürmektedirler.

Bu saldırılara verilebilecek en güzel cevap, bütün Müslümanların Kur'an'ı daha iyi anlamaları için Arapça öğrenme seferberliği başlatmalarıdır. İbadet ederken, ne söylediklerini anlamak için Arapçayı anlayacak kadar bir gayretin içerisine girmelidirler. Onların, Kur'an diline olan düşmanlıklarını, biz Kur'an'ı okuyarak ve anlayarak cevap verecek şekilde, bu çirkin ve düşmanca saldırılarını bertaraf etmeliyiz.

Arapça Kur'an dilidir. Arapça ibadet dilidir. Arapça bilim dilidir. Arapça bütün Müslümanların ortak duygusu, hareket birlikteliği ve eylem birliğinin ortak zemini haline gelmelidir. Gelmelidir ki, bizden önce İslam medeniyetini kuranların 'Allah u Ekber' heyecanı ve bilinciyle ortaya koydukları iradeyi, biz de ortaya koyabilelim.