ABD, vatandaşlarına yaptığı son seyahat uyarısıyla, ülkemizde yaklaşık 15 şehre 'terör saldırısı olacaktır' diye gitmeyin, dedi. Anlaşılan yeni bir fitnenin fitili ateşlenmiş durumdadır. Bölgemizi/tüm orta doğuyu sürekli bir ateş çemberinde tutmaya çalışan emperyalistler, farklı bir adımı atacaklarının sinyalini vermeye başladılar.

Türkiye'de, çukur siyasetinden sonra nispi bir sakinlik oluşmuştu. İnsanlar gündelik hayatlarını zor da olsa idame ettirmeye çalışıyorlar. Zaman zaman kimi uygulamalarla adı konulmamış bir olağan üstü hal uygulaması varsa da, genel anlamda bir sessizlik hâkimdir. Ve bölge normalleşme yolunda ağır aksak yoluna devam etmektedir.

Devlet bürokrasisi ve kimi amirlerin kendilerini kanunlar üstü görerek, hayatı ve toplumsal ihtiyaçları kısıtlamaya yönelik eğilimleri insanların antipatilerini artırmaktadır. Ancak halkın artık rahat bir yaşantı sürdürmek istemesi ve geleceğe umutla bakmak gibi özlemleri, bu tiplerin olumsuz tavırlarını görmezden gelmeye yetiyor. Aynı zamanda yıllardır, özlemini çektiği huzur ve barış atmosferini de artık kaybetmek istemiyor.

İşte bu barış ve huzur ortamını hazmedemeyen iç ve dış karanlık mihraklar da hiç boş durmuyor. İçte bazı odakları harekete geçirmeye çalışan bu yapılar; ağaçları, böcekleri bahane ederek yol almaya çalışmaktadırlar. Dışta ise daha etkin hareket kabiliyetine sahip olan bu organlar, en çok medyayı kullanma yoluna gitmektedirler. Özellikle içimizden devşirdikleri bazı ajanlarla medyayı açık bir saldırı silahı olarak kullanmaya azami çaba sarf etmektedirler.

LGBT, KADEM ve diğer bilumum feminist ifsat dernekleri üzerinden açık bir şekilde entrikalarını sürdürmektedirler. Aile kurumunun tam hedefe oturtularak gerçekleştirilmeye çalışılan bu dış saldırılar, dehşet bir eşgüdüm ve muazzam bir finansal bolluk içerisinde yürütülmektedir. Dönüp baktığımızda milyonlarca doların adeta su gibi akıtıldığı bu ifsat derneklerinin çalışma alanlarının, ailemiz, çocuklarımız ve toplumumuzun bütün kesimleri olduğunu göreceğiz.

ABD'nin son seyahat uyarısı ise bize yeni bir kaosun ayak seslerinin yaklaşmakta olduğunu göstermektedir. Ne zaman böyle bir uyarı yapılırsa, hemen akabinde bu büyük şeytanın eliyle bir fitne ateşinin yakılmakta olduğunu görmekteyiz. İsimleri zikredilen bu illerimizin yıllarca kan ve gözyaşının hâkim olduğunu düşündüğümüzde; birilerini yine bu kan ve gözyaşına ihtiyaç duyduğu görülmektedir.

Daha önceki kaoslardan nemalanan Marksist ve dinsiz örgütleri hatırladığımızda; şu anki kaos haberlerinin de bunlara yönelik bir can simidi olarak planlandığını söylemek komplo teorisi olmayacaktır. Zira hareket kabiliyeti sıfırlanan, eylem yapma ve eleman toplama noktasında son can çekişmelerini yaşayan bu melun yapıların, efendileri tarafından kolay kolay bırakılmayacaklarını da bilmek gerekmektedir.

Ancak hemen şunu da ilave edelim ki, halk eski halk değildir. Eskiden korkudan seslerini dört duvar arasında bile çıkarmaktan irkilen insanlar, artık HDP binalarının camlarını kıran korkusuz annelerin feryatları duyulmaktadır. Sanki bu korkusuz annelerin feryatlarını ve harekete geçme iradelerini bastırmak için birileri dışarıdan yine 'KAOS' düğmesine bastı.