İslam dünyasını bir 'işgal adasına' dönüştüren batı, işgal ve talanını daha yüzlerce yıl sürdürmek için her gün yeni kaos planlarını devreye koymaktadır. İşgaller birbirini izlemekte ve yeni işgal senaryolarıyla bütün İslam beldelerinin 'sırada oldukları' mesajı verilmek istenmektedir.

Bir süredir, emperyalist ABD, İran'a yönelik yeni ambargo kararlarını uygulamaya koyduğunu söylemektedir. Yıllardır ambargoya maruz bırakılan İran, ayakta durmaya çalışmaktadır. Neredeyse her ay, yeni bir kaos hamlesine tabi tutulmakta; tehditler, işgal ve rejim değişikliğinin kaçınmazlığı dayatılmaktadır.

Son yapılan nükleer enerji antlaşmasıyla -ki Türkiye bu konuda önemli görevler üstlendi- İran AB/D'nin bütün şartlarını kabul etmesine rağmen, büyük şeytan Amerika şantaj yoluna başvurarak, tek taraflı olarak bu antlaşmadan çekildiğini açıkladı. Oysa bu antlaşma ile İran, nükleer çalışmalarını askıya aldı, bunun karşılığında ambargonun kalkmasını istedi.

Neticede ABD tarafından uygulanan ambargo kalkmadığı gibi, yeni ambargo hamleleri gelmeye başladı. Şimdi ise İran, ambargonun daha da ötesi, bir işgal hareketi ile karşı karşıya kalmıştır. ABD uçak gemileriyle ve yeni 150 bin askerle bütün İslam beldelerini, özellikle İran'ı bir savaş girdabının içine atmak istiyor.

Peki, bütün bunlar niçin yapılmaktadır? Elbette bunun iki ana sebebi vardır. Birincisi batı/ABD kendi dışındaki bütün coğrafyaları kargaşaya tabi tutarak istikrarsızlaştırmak, işgal etmek ve nihayetinde sömürerek yer üstü ve yer altı kaynaklarını daha rahat kullanabilmektir. İkincisi ve bana göre daha önemlisi Siyonist terör şebekesinin güvenliğini sağlamak ve İslam beldelerinin kalbinde zehirli bir hançer gibi işlev görmesini sağlamaktır.

Emperyalizmin, yüzyıllardır yegâne sermayesi işgal ettiği ve yerli işbirlikçiler eliyle haraca bağladığı ülkeleri sömürmesidir. Taşeronları vasıtasıyla direkt haraca bağladığı ülkelerde istediği gibi at oynatıyor. Bir kısmını ise, birbiriyle savaştırarak silah sanayisini hem ayakta tutuyor hem de ciddi anlamda geliştiriyor ve özellikle yeni silahlarını kontrollü bir şekilde deneme imkânını buluyor. Bir kısmını da bizzat işgal ederek hedefine daha çabuk ve etkili bir şekilde ulaşma emelini ortaya koyuyor.

Son zamanlarda ekonomik darboğaza girmiş olacaklar ki, yeni işgal ve savaş senaryolarını devreye koymaya başladılar. İç savaş ile birbirleriyle çatıştırılan Suriye-Yemen ve şimdi de Libya'nın zavallı halklarına hayatı cehenneme çevirdiler. Direk işgal ettiği Irak ve Afganistan'da bitmeyen kargaşalar, bombalamalar ve toplu katliamlarla bir daha kendini toparlayamaz hale getirdiler.

Bu ve benzeri yerlerde sistematik bir şekilde sürdürülen çatışmalara zemin hazırlanmakta, çatışan taraflara silah ve mühimmat satışı sağlanarak; hem silah satışından para kazanıyorlar, hem de tarafların birbirlerini vurarak istikrarsız bir ortam meydana getiriyorlar. Ayrıca, olabildiğince sürecek bir kaosu buralarda yerleşik bir düzen haline getirmek ise esas emelleridir.

Yerli taşeronların düştüğü zilleti ise siyonist terör şebekesi başı, attığı bir twit ile herkese duyurmayı ihmal etmedi. Siyonist çeteci şöyle diyordu; "biz Arap dostlarımızla İran'a karşı savaşım içindeyiz" şeklinde yerli işbirlikçilerin düştüğü aşağılık durumu ortaya çıkarması açısından ibret vericidir.

Emperyalizm, sürdürdüğü politikalarla şimdilik terör şebekesinin güvenliğini sağlamış durumdadır. Devşirdiği taşeronlarla istediği kadar petrol ve haracı da alabilmektedir. Şimdi yeni işgallerin peşindedir. Umarım bu hırs ve doyumsuz sömürme arzusu onun sonu olur.