Peygamber Sevdalıları Vakfı ülkemizin birçok yerinde "Hz. Peygamberi Anlama ve Sünnetini Yaşama" etkinlikleri düzenliyor. Bu karanlık asırda, böyle kutlu bir işi amaç edindikleri için bu güzide 'Vakfı' tebrik ediyorum. Efendimizin sünnetini anlamak için uğraş verenleri ve O'nun sünnetini yaşamayı amaç edinmiş olan bütün Peygamber âşıklarını en içten duygularımla selamlıyorum.

Âlemlere rahmet olarak gönderilen elçinin, sünnetini terk ettiğimiz için zulumat asrını yaşıyoruz. Bugün insanlar, tereddütsüz bir şekilde birbirlerini boğazlamaktadır. Karşılıklı hoşgörünün olmadığı bir toplumsal hayatın girdabında yuvarlanıyoruz. Sevgi ve şefkatin olmadığı aile hayatlarımız, merhametin içinde olmadığı akrabalık ilişkilerimiz ve karşılıklı anlayışın tamamen tükendiği komşuluklar içinde kendimizi yapayalnız hissediyoruz.

Ruhi buhranlarımız, gafletlerimiz, bitmek bilmeyen ihtiraslarımız ve alenileşip ayyuka çıkan günah bataklığımız, bizim ne kadar da sünneti terk ettiğimizi göstermektedir. Normal hayatımızda rutin hale gelen haramlar ve kaygılanmaksızın terk ettiğimiz ibadetlerimiz aslında 'Rahmet elçisinin' mesajından ne kadar da uzaklaştığımızı göstermektedir.

Beşeri ideolojilerinin bütün kokuşmuşluklarıyla, insanları birbiriyle savaştırmaktan, şimdi ve gelecekteki hayatlarını tarumar etmekten ve bütün varlıklarıyla beraber tamamen tüketmekten başka bir şey vermedi. Büyük bir bunalım, dehşet bir çevre kirliliği ve herkesin herkesle, özellikle bütün mazlumların birbirleriyle savaşmak zorunda bırakıldığı bir kaos düzeni içinde var olma mücadelesi veriyoruz.

Ancak bütün bunların tek kurtuluş reçetesi vardır. O da 'Âlemlere rahmet olarak gönderilen elçinin' mesajının yeniden anlaşılmasıdır. Bir annenin çocuğuna şefkati gibi, bütün insanlığa şefkat kucağını açmış, onları hakka ve adalete davet etmiş, Allah'ın dininden başka bütün yol ve yöntemlerin batıllığını ve geçersizliğini emretmiştir. Kendi zamanında ve ondan sonra gelen süreçte bu yola sımsıkı sarılanlar hep 'özlenen asırları' yaşamışlardır.

Bugün de ihtiyacımız olan tek kurtuluş reçetesi yine O'nu anlamaktır. O'nun gösterdiği kutlu yolda muvahhitçe yürümektir. O'nun sünnetini yeniden ihya etmektir. Nasıl ki kendi dönemindeki insanlara: "Allah'tan başka peşinden gittiğiniz her şey sizi dalalete götürür, nefsiniz sizi helak ettirir ve ihtirasınız, dünyaya olan aşırı meyliniz sizi haktan saptırır" mealindeki yol göstericiliği; o dönemde insanlara kurtuluş müjdesi olmuş ise, şimdi de bu kurtuluş müjdesinden başka seçeneğimiz yoktur.

İşte bu seçeneği Peygamber Sevdalıları Vakfı; bu tür etkinliklerle yeniden gündemimize getiriyorlar. Büyük gayretlerle bu hayırlı faaliyetleri insanların dikkatine sunuyorlar. 'Tek kurtuluş çaresini' gündeme getirmenin sorumluluğuyla hareket eden bu Vakfın çalışmalarını önemsemeli, sahip çıkmalı ve iştirak ederek 'sünneti anlama ve yaşama' sadasına ortak olmalıyız.

Nisan yağmurlarının, rahmet ve bereket vesilesiyle yağdığı gibi, bu tür hayırlı etkinlikleri de zihnen çoraklaşmış, günah ve çirkinliklerle kirlenmiş ve maneviyatsızlık girdabında boğulmak üzere olan insanlığa rahmet ve bereket vesilesi olmasını temenni ediyorum. Sünnete âşık her insanın bu tür etkinliklere dört elle sarılmasını, komşularını ve akrabalarını buralara davet etmesini ve ailesini alarak bu manevi atmosfere dâhil olmasını özellikle istiyorum.