2019 Mart yerel seçime bir gün kala kıyasıya seçim çalışmaları devam etmektedir. Nerdeyse iki partili bir seçim sürecini yaşıyoruz. Daha önce çok partili bir süreç söz konusu iken, bu seçimde ortaya çıkan ittifaklar, iki kutuplu bir seçim yarışına dönmüş durumda. Birçok büyükşehirden tutunda küçük ilçelere varıncaya kadar başa baş giden bir atmosfer görüntüsü ortaya çıkıyor.

Geçen seçimlerde oylar en az üçe, dörde hatta beşe bölünüyordu. Dolayısıyla partiler veya adaylar arasında daha belirgin bir tablo ortaya çıkabiliyordu. Ancak bu yerel seçimde öyle net bir tablo görmek pek mümkün görünmüyor. Çok çekişmeli ve çok stresli bir seçim yaşayacağız. Bu stresten dolayıdır ki kullanılan dil nezaketten ve yumuşaklıktan uzaklaşıyor. Bu tablo, vatandaşı kara kara düşündürüyor ve tercihini kullanma konusunda daha temkinli davranmaya sevk ediyor.

Ama ne olursa olsun sandık başına gidip oy kullanmayı ihmal etmemeliyiz. Kararımızı verirken bize hizmet edeceğine inandığımız adaya ve partiye oy vermek için Pazar günü sandığa gidip karar sürecine katılmalıyız. Ama kesinlikle hizmet edeceğine inandığımız adayı, değerlerimize ve toplumsal hassasiyetlerimize sahip çıkacak olan partiyi tercih etmemiz önem arz etmektedir.

Diğer seçimlerde olduğu gibi bu seçimde de yine Kürt vatandaşlarımızın oyları belirleyici olacaktır. Sol/sosyalist partiler, Kürtlerin oylarını çantada keklik olarak nitelerken ve bu hususta onların hiçbir hassasiyetini kaale almadan politika üretirken, aslında büyük bir yanılgının içinde olduklarını da fark etmiyorlar. Şimdiye kadar dillendirdikleri söylemlerinin ve uygulamaya koydukları politikalarının Kürtlere yıkımdan başka bir şey getirmedi.

Diğer cenahta gelişen/geliştirilen milliyetçi dil ise olumsuz bir havanın oluşmasına sebebiyet verdi. Kuşatıcı ve kucaklayıcı bir dil kullanmak daha elzem iken, olumsuz bir atmosferin oluşmasına zemin hazırlayan milliyetçi bir dil, Kürtlerin tedirginliğini artırmaktan başka bir işe yaramaz. Oysa iki kutuplu/partili bir seçim sürecinin söz konusu olduğu bu zeminde kardeşliği, hakkı ve adaleti en üst seviyede tutmak gerekmez miydi?

Son günlerde Parti liderleri ve bazı adaylar tarafından, Kürtlere yönelik dile getirilen olumlu ifadeler aslında her zaman olması gereken bir yaklaşım tarzı olmalıdır. Aslında bu olumlu yaklaşım, görülen fark edilen hassas çizginin de bir gereğidir. 'Sonucu bu durum belirleyecektir' derken kastettiğimiz de tam budur. Ötekileştirici dilin ve olumsuz yaklaşımların hiçbir faydası olmadığı gibi seçimin sonucunu da ciddi şekilde etkileyeceğini görmek gerekir.

Her zaman mutedil bir çizgide kalmayı başarmış olan ana akım Kürt seçmeni, bu seçimde de itidali elden bırakmayacaktır. Kendisine ve ülkesine hizmet edeceğine inandığı adaya oy verecektir. Fakat yerel yönetimlerde işlerin hiçte iyi yönetilmediğini, adam kayırma ve yolsuzluk iddialarının eskisinden daha fazla dillendirilmeye başlandığını da unutmamak gerekir. Adalet kavramının zedelendiğini, adama göre uygulamaların sıradan hale geldiğini herkes dile getirmektedir.

Temiz bir şehirde yaşamak, trafik sorunu hal olmuş ve yaşanabilir yeşil beldelerde ikamet etmek hepimizin özlemidir. İşte Kürtler böyle bir vizyonu ortaya koyacak adaya oy verecektir. Bundan daha önemlisi ise manevi değerlerimize saygılı, toplumun değer yargılarına karşı hassas ve taleplerin karşılanmasında duyarlılık gösteren adayların destekleneceğine inanıyorum.