Miraç Kandilinizi tebrik ediyorum. Şu zulümat çağında bir rahmet vesilesi, bir günahlardan silkiniş, bir bilinçsel uyanış ve ümmet olarak yeniden yükselişimize bir adım olmasını yüce Allah'tan niyaz ediyorum. Miraç yükselmektir. Miracımız bizi her türlü çürümüşlükten, acziyetten ve şuursuzluktan, secdelerle yükseleceğimiz bir izzete ve kıyama yükseltsin.
Miraç denilince; Mescid-i Aksa ve Kudüs gelir akla. Bilincin, şuurun ve hakkı haykırmanın izzetini hatırlarız. Mücadele ve kıyam etmenin şerefini, küfrü zelil etme ve yeniden adaleti tesis etmenin müjdesini biliriz. Sürü şeklinde gelen haçlı barbarlarının yamyamlar gibi saldırdıkları ilk kıblemiz olan Mescid-i Aksa ve Kudüs'ün özgürlüğü için gülmeyi kendine yakıştırmayan 'Selahaddinleri' hatırlarız.
Miraç denilince; namazı hatırlarız. Hani 'dinin direği' olan namazı. Hani 'İnsanları kötülüklerden alıkoyan' izzet ve şerefi, hayatımızın en vazgeçilmezi olan imanı biliriz. Efendimizin 'Gözümün nuru' dediği o yüce eylemi ve günde beş vakit Âlemlerin Rabbinin huzuruna çıkmanın onurunu biliriz. Secde secde Allah'ın huzurunda, O'na en yakın olmanın bahtiyarlığını ve inşallah O'nun rahmetiyle hayatımızı mümince sürdürmeyi umarız.
Ama Mescid-i Aksa mahzun ve yıllardır esaret zincirleriyle, her 'Miraç Gecesinde' hüznünü yeniden haykırıyor bütün ümmete. Siyonist çetelerin onun hürmetini çiğneyerek her gün saldırmaları ve içinde dahi müminleri öldürecek kadar alçalmaları karşısında, Aksa'nın matemi her gün biraz daha artmaktadır. Kudüs adım adım İslamsızlaştırılmaktadır. Müslümanlar orayı terk etmeye zorlanmaktadırlar. Yahudi Siyonistler bilinçli bir şekilde bir soykırım uygulaması içerisinde hareket etmektedirler. Şu an Mescid-i Aksa'nın altı, tünellerle delik deşik edildiği için yıkılmakla karşı karşıyadır.
Kudüs ve Mescidi Aksa, Miraç hadisesinin gerçekleştiği yerdir. Ama bugün Siyonist Yahudilerin necis çizmeleri altında esir durumdadır. Burada yaşayan Müslümanlar hemen her gün katledilmekte ve etrafları tel örgü ve duvarlarla çevrilerek buraları kayıtsız şartsız terk etmeye zorlanmaktadırlar. Şu an binlerce çocuk ve kadın Müslüman, İsrail zindanlarında işkence görmekte, hakarete uğramakta ve suçsuz yere özgürlüklerinden mahrum bırakılmaktadır.
Hele namazın terk edilmesi ise ayrı bir hüzündür Miraç gecesi için. 'Dinimizin direğini' terk eden müminler var. Günde beş vakit arınmayı bırakıp, gafletle günaha girenler var. Efendimizin 'gözümün nuru' dediği ve kılınmamasında cevaz olmayan tek ibadetin, müminin hayatından çıkmış olduğunu görmek ise dünyanın aldatıcılığı karşısında ne kadar da savrulduğumuzu gözler önüne sermektedir.
Secdelerle yükseleceğimiz Miracımız bize hüzün ile bakmaktadır. Mescid-i Aksa ve diğer mescitlerimiz vakit namazlarında boş kalmanın matemini taşlaşmış vicdanlarımıza havale etmektedir. Mescid-i Aksa ve diğer mescitlerimiz namazla dirilecek olan endişe sahibi müminleri hasret ile beklemektedir. Dua dua kendine gelen ve acziyetini fark edip isyanlarını terk eden, küfrün ve nifakın ihanetlerini görüp kardeşleriyle bir binanın tuğlaları gibi kenetlenmeleri gerektiğini anlamamız gerekir.
Miraç ile bütün nefsanî arzularımızdan, ihtiraslarımızdan, kavgalarımızdan ve ayrılıklarımızdan silkinmeli; acziyetimizi görüp dua ve zikirlerimizle, tövbe ve istiğfarımızla yeni bir halete girmeliyiz. Miraç ile yepyeni bir 'Hicrete' çıkmalı Mekkeler bize dar geliyorsa, Medineler bize yeni iman yurdu olmalıdır. Küfür ve nifak bizi boğmak için her türlü yola başvuruyorsa, bizler de 'Miraçlarla' kıyama kalkmalı ve secdelerle Allah'a en yakın durarak, imani kardeşliğimizle yeniden 'Ümmet' olmalıyız.