her ibadette bireye ve topluma dönük faydalar söz konusudur. Oruç ilahi razılığın yanında en temel ihtiyaç yeme/içmeden kesilme, bireysel bir olgunlaşmayı getirir ve açlık/susuzluğun kuvvetli bir şekilde hissedilmesiyle de özellikle toplumda maddi açıdan yoksunluk çeken fakir, miskin ve yoksulların halini anlayıp sosyal paylaşım duygularını güçlendirir.
Somali, dünyanın kara benizli ve mazlum insanının çileli yüzü... Bu kara benizli ve çileli yüz, oruçla dayanışma ve paylaşma hissinin doruğa çıktığı bir ayda orucun dünyevi boyutunu iliklerimize kadar hissettirdi. Belki de açlık, mallardan ve canlardan eksiltmekle imtihan oluşun temel esprisi gaflete dalan insanın vicdan telini merhamet dokunuşuyla insafa getirmektir.
Komşusu aç iken tok yatanı dairesine almayan bir ümmet oluşumu, bugün açlığın pençesinde kıvranan bir coğrafyaya gönlünü, imkanını ve duasını ibadet aşkıyla vermeyi istiyor. Somali`ye yardımın her bireye bir sorumluluk yüklediğini ve gerekliliğin Müslümanlar için bir farziyet noktasına ulaştığını yürek burkan, göz yaşartan ve vicdan kanatan görüntüler net bir şekilde ortaya koyuyor.
Somali insanı sadece açlıkla boğuşmuyor; aynı zamanda dış mihrakların yüzyıllara varan sömürü, talan ve fitnesinin korkunç bir sonucu olarak ciddi kabile çatışmalarıyla güvenlik sorunu da yaşıyor; buna rağmen İslam`ın şekillendirdiği onurlu bir şahsiyetle orucundan vazgeçmek de istemiyor. İşte bu imanın coştuğu bir kare:
Kenya`daki mülteci kampına ulaşabilmek için kilometrelerce yürüyen on binlerce kişiden biri olan üç çocuk annesi Faduma Adn açlık ve yokluğa karşın ‘Oruç tuttuğum zaman ne kadar zorluk çekeceğimi iyi biliyorum. Ancak Allah`tan korktuğum için orucumu tutuyorum.`
Somali... İnsanların üretimden tamamen koptuğu/koparıldığı, artık üretme imkanının kalmadığı ve tamamen yardıma muhtaç yığınların oluştuğu bir ülke...
Kuraklık da tarıma darbe vurunca insanların göçü tercih edip mülteci olarak yüzde yüz yardıma bağımlı hale geldiği, ciddi gıda sıkıntısının yanı sıra ciddi bir sağlık sıkıntısının yaşandığı, bu sebeple ölümün kare kare kol gezdiği bir coğrafya...
Susuzluk, altyapı yokluğu ve hijyenin mercekle dahi bulunmadığı ve insanların belirli alanlara bezlerle yaptıkları minik çadırların içine sığmaya çalıştığı bir yurt...
Manzara öylesine gönül paralayıcı ki anlatmaya kelimeler kifayet etmiyor. Manzarayı bu şekilde dramatize edişte maksat; olaylara maddi ve göz gözüyle bakmanın getirdiği bir meyusluk, kaderi “Kara benizlinin kara talihi” ifadeleriyle tenkit etmek değildir. Aksine acıma duygusuyla galeyana gelen şefkat ve merhametli gönüllere bir iki söz söyleyebilmektir.
Eğer, bu manzara tüm dünyanın gözü önünde cereyan ediyorsa aynı manzarayı İlahi bir nazarla Rabbimiz de temaşa etmektedir. O`nun sonsuz merhameti, böylesi dramatik karelerin hayat bulmasına müsaade ediyorsa bilmek gerekir ki bu Allah`ın bizi bazı zorluklar/ sıkıntılar ve birbirimizle imtihan etmesidir.
Nimetin şükrü istemesi gibi nimetten yoksunluk da sabrı ister. Somali`de açlık/susuzluk ve güvenlik sorunuyla çilenin imtihanını veriyorsa insanlar, bizler de iftar vaktinde türlü alayişlerle bezenen ve donatılan sofralarda “şükür, infak ve paylaşma” imtihanını veriyoruz. İmtihanda herkesin soruları kendi cephesiyledir.
Orucun müthiş manevi atmosferinde teslimiyet bayrağı çeken nefsin vicdan tahrikiyle merhameti kuşandığı bir demde kazanımı kolay olan bir imtihanı, kaybetmemek lazım.
O halde şu Ramazanda yüreğimiz Somali`de atsın, gönlümüz Somali`yle olsun, imkanlarımız öncellikle güvenilir eller vasıtasıyla Somali`ye aksın, dualarımız onlar ve tüm mazlumlar, mücahidler, muhacirler, mahpuslar için yükselsin!
Allah`a emanetsiniz!
Somali, açlık ve oruç
İbrahim Dağılma