“Ateş” kavramı ve pratiği tüm yakıcılığı ve gerçekliği ile mazlum yürekler için tehdit sıralamasında birinciliği ele geçirdi. Öz/tabiatıyla her eşya hayra dönükken insanın iradi kesbi eşyayı şer/zarara hamlederek korkunçlaştırmaktadır. Günlük hayatımızı birçok yön( ısınma, ısıtma, aydınlanma, soğutma, birleştirme, ayırma, tedavi etme…)den kolaylaştırıcı bir özelliği barındıran ateş, şeytani bir aldanışla şeytanlaşan bdp/pkk zihniyetinin elinde can, mal ve ürünleri yok etmeye tutuşmuştur.
Allah`ın özenle yarattığı insan, kulluk teslimiyetiyle eşref makamlara iman nuruyla yükselirken, sistem kendi put düzeniyle halkı vatandaş bağıyla köleleştirmek uğruna bir asra yakın zulmü, tehciri, yakma ve yıkımı terk etmedi. Bugün de insani değerlerden yoksun hayvansal bir komüniteyi ilke bilen bdp/pkk bileşkesi nefsi ve şehevi serbestlikle gençler ve kadınlar üzerinden elde ettiği nicel getiriyi ateş nesnesiyle nitel bir kazanıma çevirmek istiyor.
Marksist söylemlerinin baskısıyla dinsizleşen bir zihniyeti Demirci Kawa efsanesiyle uyutup Zerdüşt`ün ateşine kul yaptılar. Yunan site devletinden bu yana ateşi bir totem haline getirip tanrılar(!)ın gazabıyla insanı zebun edenler, tanrılarına adanacak kurbanlar(!) istedi/istiyor. 90`lı yıllarda kendi elemanlarının üzerlerine döktükleri benzinlerle ateşe sunanlar, bugün özerklik isteminin sarhoşluğuyla dindar halkı ateşe atmak için canhıraşane saldırıyorlar.
Adana`ya bakıyoruz dernek ve işyerleri yakılmak isteniyor,
İstanbul`a dönüyoruz kişiye ve kamuya özel araçlar gecenin bir karanlığında alevler içinde,
Yüksekova`ya gidiyoruz izzetli yiğitlerin onurlu duruşu karşısında kin sınırının üst eşiğinin verdiği kudurmuşluk ateşe verilen değerler ve şehadetle karşılaşıyoruz.
Nazarımızı Cizre ve Diyarbakır`a çeviriyoruz fitne ateşinin maskelenmiş yüzler eliyle tutuşturulmak istendiğine şahit oluyoruz.
Ateş, ateş, ateş… Ben bu ateş nesnesinin arka cephesinde nice sırıtan yüzü ve bize müjde olacak göz kırpmalarını görüyorum.
Sırıtan birinci yüz, Kürt halkını “haklar, anadilde eğitim, özerklik…” söylemleriyle sokaklara döken; ama aslında halkı kendi Zerdüşt ateşini tutuşturan odunlar mesabesinde gören pkk/bdp!
Kıs kıs gülen ikinci yüz, halkı “ başörtüsü serbestliği, adalet, sosyal kazanımlar, Ergenekon`u çökerttik…” görüntüsüyle kendine mecbur eden; ama hakikatte Mustazaf insanların kirli bir savaşın içine çekilmesiyle oluşan kaos ortamında nemalanmak ve realist milliyetçilik gibi nevzuhur söylemlerle tek dil, tek Türkiye vatandaşlığını boyunlara dolayan sistem hamisi bir iktidar ve partiler!
Zahiren şer gibi görünen bu görüntünün derin boyutlarında ise birinci müjde: Yüce Allah buyuruyor ki: “... Yakıtı insanlar ve taşlar olan cehennem ateşinden sakınınız.” (Bakara: 24) Bu ayet hem gerçek ateşten sakınmayı salık verirken hem de toplumsal düzeni molotoflarla bir cehenneme taşıyan ateşin çocukları bdp/pkk tehlikesinden “ iman, ahlak, ilim, selamet, tedbir ve onurlu bir duruş”la sakınmayı salık verir.
Görünürde yakma özelliğine sahip ateşin ilahi lütufla bu özelliğinden serinlik ve selamete tebdilini gösteren ikinci müjde: “Biz de dedik ki: “Ey ateş! İbrahim`e karşı serin ve esenlik ol.” ( Enbiya:61)” İbrahim milleti, Muhammed ümmetinden olmayı kendilerine bir onur bilenler Yüce Allah`ın vekâletini gönül hoşluğuyla kabul edip O`nun Mevla/dostluğunu tevekkülle baş tacı yapsalar, Hazret-i İbrahim`i yakmak için tutuşturulmuş ateşin selametli bir sonuç vermesi gibi bdp/pkk ve bilumum batıl zihniyetlerin tutuşturduğu her türlü fitne ateşi gül bahçesine tebdil olmuş bir iman toplumunu biiznillah netice verecektir.