Son günlerde gündeme gelen müftülere nikâh kıyma yetkisinin verilmesi Türkiye'de yaşayan Müslüman halkın nikâhla ilgili yaşadığı ikilemi ortadan kaldırıp devletin din ile uzlaşması açısından gayet önemlidir. Zira Türkiye'de dinine göre evlenmek isteyen Müslüman halk, imam nikâhı ve resmi nikâh arasında ikilem yaşamakta, ayrı ayrı iki nikâh kıymak durumunda kalmaktadır. Aslında iki nikâh arasında basit birkaç fark bulunmakta ve bu farklar kolaylıkla giderilerek resmi nikâh İslam hukukunun kabul ettiği dini nikâha uygun hale getirilebilmektedir. Resmi nikâhın müftüler tarafından kıyılması bunu gerçekleştirme bağlamında bir çıkış yoludur.
Konunun daha iyi anlaşılması için dini nikâh ile resmi nikâh arasında kısa bilgiler vererek bir karşılaştırma yapabiliriz:
-İslam hukukuna göre nikâh kıymak, din adamlarının! kutsal sözlerle gerçekleştirdiği bir merasim değildir. Nikâh kıyma yetkisi kimsenin tekelinde olmayıp üçüncü kişi olmadan bile (şahitlerin olması veya ilan edilmesi kaydıyla) karşılıklı kıyılabilir.
- İslam hukukuna göre bir nikâhın geçerli olabilmesi için iki şahidin huzurunda (Malikilere göre evliliğin ilan edilmesi yeterli olup şahit şart değildir) kız ve erkek arasında (iki tarafın velisi veya vekili de olabilir) karşılıklı icap (teklif) ve kabulün gerçekleşmesi yeterlidir.
- Şafiiler dışında diğer mezheplere göre illa nikâh ve tezviç ifadelerinin kullanılması şart olmayıp nikâh anlamına gelebilecek her türlü ifadeyle nikâh gerçekleşebilir. Hatta nikâhın yazılı bir şekilde gerçekleşebileceğine dair fıkhi görüşler bulunmaktadır.
- Resmi nikâhta kız, erkek gibi kimsenin onayı olmadan kendi nikâhını kıymaya yetkilidir. İslam hukukunda ise Hanefi mezhebi dışında kalan fıkhi mezheplerin çoğuna göre ilk defa evlenecek kızın mutlaka velisinden onay alması gerekir. Ancak kız velisinden onay aldığı takdirde bu nikâh İslam hukukuna uygun hale gelir, velinin onayı olmaması durumunda ise Hanefi mezhebine göre geçerli sayılabilir.
- İslâm hukukunda nikâhta kıza verilmesi gereken mehir, medeni kanuna göre resmi nikâhta yer almamaktadır. Ancak mehrin resmi nikâhta olmaması İslâm hukukuna herhangi bir aykırılık teşkil etmemektedir. Zira İslam hukukuna göre mehir nikâhın şartlarından olmayıp nikâhın sonuçlarındandır. Yani nikâhta mehrin belirlenmesi zorunlu değil ancak mehir belirlenmemiş olsa bile nikâh kıyıldığı anda kadın mehri almaya hak kazanmış olur.
Bu esaslara göre müftülerin nikâh kıyması resmi nikâhın İslam hukukuna aykırı olabilecek yönlerini telafi ederek resmi nikâhı dini nikâha dönüştürecek, Müftünün kıyacağı nikâh hem resmi hem de imam nikâhı denilen dini nikâhın yerine geçmiş olacaktır.
Sonuç olarak dikkat çekmek istediğim nokta; halkın hayatını düzene koymayı amaçlayan Hukuk'un halkın dini ve inancıyla bağdaşması zorunluluğudur. Özellikle aile hukukunun –birçok İslam ülkesinde olduğu gibi- Müslüman halkın inancına uygun bir şekilde İslâm hukukuna göre düzenlenmesi gerekir. Bu düzenleme herkesi bağlayacak şekilde zorunlu olmasa bile en azından dinine göre yaşamak isteyen Müslüman halk için aile hukukunda böyle bir imkân sağlanmalıdır. Bunun için İslâmi Cemaat ve kuruluşların bu talebi yüksek sesle dile getirip bunu gündemlerine almaları gerekmektedir. Aksi takdirde batının Müslüman halka dayattığı İslâm'a aykırı olan hukuk düzeni devam edecek ve değiştirilmesi gündem bile olmayacaktır.