"İnsanlara akıllarına göre (anlayacakları şekilde) konuşun. Yoksa siz Allah ve Resulünün yalanlanmasını mı istiyorsunuz."
İnsanın yaratıcısı olan Allah Teâla elbette ki onun psikolojisini ve fıtratını en iyi bilendir. Onun insanlara gönderdiği İslam dini de bu psikolojiye ve fıtrata en uygun olan dindir. Bunun en bariz örneklerinden biri, Peygamber Efendimiz'in (S.A.V) "Bir Müslüman, Müslüman kardeşiyle üç günden fazla alakasını kesemez (dargın kalamaz)" ifadesidir. Şöyle ki insan tabiatı gereği kızabilir ve Müslüman kardeşine darılabilir. İnsanlara kızmayı veya darılmayı kökten yasaklamak insan psikolojisine aykırı olacaktır. Dolaysıyla İslam insan psikolojini göz önünde bulundurarak insana darılma izni vermiş ancak bunu üç gün ile sınırlandırmıştır. Bu süre insanın öfkesinin dinmesi ve akl-ı selim ile düşünüp darılmayı sonlandırması için yeterli bir süredir. Bir diğer örnek ise "Sizden biri, kendisi için istediğini kardeşi için istemedikçe tam anlamda mümin olamaz." hadisidir. Bir insanın diğer insanlara zarar vermemesi ve onlarla iyi ilişki kurmasının en önemli yolu empatidir. Yani insanlarla olan ilişkisinde kendisini karşıdakinin yerine koyarak ona göre davranmasıdır. İnsanların empatiyle birbirlerine davrandıkları bir toplumda insanlar arasında yaşanabilecek sorunlar en alt seviyeye geriler. Dolaysıyla İslam insanlar arasında huzur ve iyi ilişkiler sağlayacak empati ilkesini ortaya koyarak insan psikolojisine hitap etmiştir. Ayrıca İslâm'ın insan psikolojisine hitap etmesinin en önemli örneklerinden biri İslâm'ın ilk olarak haramlar ve farzlardan başlamamasıdır. Mekke döneminde Kur'ân-ı Kerim evvela inanç ve ahlak meselelerini ele almış, haramlar ve farzlar ise sonradan Medine'de belirlenmiştir. Hz. Aişe'nin bu bağlamda söylediği söz manidardır: "İslâm'ın ilk emri zina yapmayın, içki içmeyin olsaydı kimse bu dine girmezdi."
Dolaysıyla Müslümanların insanlara İslâm'ı sunarken ve tanıtırken İslâm'ın insan fıtratına ve psikolojisine hitap eden bu metodunu güzel bir şekilde uygulamaları gerekir. Aksi takdirde insan psikolojisinden uzak bir İslâm anlayışı sunulduğu takdirde insanlar bunu kabullenmeyecek ve bunun suçlusu kabullenmeyenlerden çok böyle bir İslâm anlayışını sunanlar olacaktır. Hz. Ali'nin şu sözü bu bağlamda önemli bir ilke niteliğindedir: "İnsanlara akıllarına göre (anlayacakları şekilde) konuşun. Yoksa siz Allah ve Resulünün yalanlanmasını mı istiyorsunuz." (Buhari)