SİYASET GEMİSİ /KÖŞEDEN KÖŞEYE

ESAD AMERİKA İLE NEDEN SAVAŞMADI?

Doğu Perinçek (Aydınlık):

“Beşar Esad, beş yılı aşan bir süredir ABD emperyalizminin ve işbirlikçilerinin güdümündeki teröre karşı kahramanca savaşıyor. Bugün dünyada teröre karşı mücadelenin kahramanı, Beşar Esad`dır. Suriye`ye terör ihraç edenlerin Suriye Devlet Başkanını “terörist” ilan etmesi, bir tek ABD, İsrail ve Suudi Arabistan yönetimleri tarafından alkışlanıyor. Zaten bu suçlamayı piyasaya sürenler onlardır.”

Doğu Perinçek`e göre Beşar Esad bir kahraman!

İdeolojik duruşundan dolayı böyle bir kanaate sahip olması normaldir. Yani Hitler, Stalin, Şaron gibi kan içici zalimler için de kahraman diyenler çıktığına göre Esad için de birileri öyle diyebilir.

Ben daha çok şu birinci cümleye takılıyorum ve bir türlü anlayamıyorum.

“Beşar Esad, beş yılı aşan bir süredir ABD emperyalizminin ve işbirlikçilerinin güdümündeki teröre karşı kahramanca savaşıyor”

Kuyruklu yalan!

Esad, beş yılı aşkın bir süredir “Amerikan güdümündeki teröristler” ile savaşıyormuş.

Suriye`de açıkça, aleni ve direk olarak Amerikan güdümünde kim var? PYD…

Esad birçok bölgede halen daha Amerikan güdümündeki örgüt ile koordineli çalışmıyor mu?

Onu da bırakın, Amerika`nın güdümündekileri bir tarafa bırakın uzun süredir kendisi var Suriye coğrafyasında, Amerika bizatihi var.

Amerika Suriye`de özel birlikleri ile var, üsleri ile var, koalisyon ortakları ile var.

Esad ve emrindeki katil sürüsü şimdiye kadar Amerika`ya ya da Amerikan güdümündeki örgüte karşı bir eylemde bulundu mu? Hayır!

Öyleyse nedir bu Allah aşkına? Nedir bu durmadan tekrarlanan yalan?

Kemal Öztürk (Yeni Şafak):

“İnsanlar hükümetin uygulamalarına gereğinden fazla tepki veriyor olabilir. Muhalefet 696 sayılı KHK`nın 121. maddesini yanlış anlamış olabilir, saptırmış olabilir, istismar etmiş olabilir. Hukukçular, akil insanlar, yorum yapanlar, vatandaşlar tek tip kıyafeti, sivillere muafiyet getiren düzenlemeyi başka türlü anlamış olabilirler.

Tüm bunlar bir ülkenin işleyişinde normaldir, doğaldır. Hele bizim gibi yüksek basınç altında yaşayan ülkede daha da normaldir.

Burada sakin olması gereken, sakin olmak zorunda olan iktidarı elinde bulunduran, devleti yönetenlerdir. Onların duygusal olmaya, öfkelenmeye, sinirlenmeye hakları yok. Hukuken itiraz eden herkesi, “fetöcü, hain” diye suçlayan insanları susturmak da iktidarın görevidir.”

Kemal Öztürk son derece mantıklı ve ayağı yere basan sözler söylüyor; ama mevcut siyasi tablo siyah ve beyaz kadar keskinleşmiş bir vaziyette.

Hükümetin uygulamasına karşı çıkanların da destek verenlerin de büyük kısmı uygulamanın içeriğiyle pek ilgilenmiyor.

O yüzden de her eleştiri hükümete göre kötü niyetlidir.

Hatta hükümet cephesi bazen “Bir siyasi parti” olduğunu unutuyor ve bir “cemaat” yapılanması gibi “övgülerin dışarıya, eleştirilerin içeriye” yapılmasını istiyor.

Ahmet Hakan (Hürriyet):

“Müslümanlar ne zaman hakiki Müslüman olur?

 “MÜSLÜMAN yılbaşı kutlamaz” dedikleri kadar...

Müslüman yalan söylemez/Müslüman iftira atmaz/Müslüman taciz etmez/Müslüman rüşvet almaz/Müslüman nefsine uymaz/Müslüman nefret ettirmez/Müslüman rant peşinde koşmaz/Müslüman haksızlık karşısında susmaz/Müslüman operasyon çekmez/Müslüman intikam peşinde koşmaz/Müslüman düşene vurmaz/Müslüman saptırmaz/Müslüman hakaret etmez/Müslüman haksızlık yapmaz/Müslüman tehdit etmez/Müslüman haram yemez...

Derlerse... Olurlar!”

Ahmet Hakan`ın dediklerinin bir kısmı doğru, ama…

Benim dikkatimi daha çok konuyu izah etme tarzı çekti.

Neden “Biz” değil de “Müslümanlar”?

Kendini “Günahkar bir Müslüman olarak” bile kabul etmiyor mu?

Bir de şu var: Bu yeni mahallenin “Tepeden bakma” dili…

“Şunu yaparlarsa böyle olur, bunu yapmazlarsa şöyle olur”

Ama kendisini uyarıyorum.

“Yeni mahalle” konusunda çok fazla içeriden konuşmasın, yoksa kendisini mahallenin sahiplerinden F. Altaylı`ya şikayet ederim o da kendini bir anda ya Bağcılar`da ya da Sultanbeyli`de bulur.

Ona göre…

Rıza Zelyut (Aydınlık):

“İhvancılar, İslamcı gözükseler bile özünde Batıcıdır... Temelini 1920`lerde Mısır`da İngiliz istihbaratı atmıştır da ondan.

Erdoğan, ABD tarafından iktidara getirildiğini de iyi biliyor.

Sünni dünyanın Amerikancı olduğunu yaşayarak öğrenmiş...

Tarikatlerin hepsi Amerikancı...

Bir tek Tayyip Erdoğan mı ayrılacak o katardan?

O yüzden, Tayyip Erdoğan`dan iyi niyetle Avrasyacı lider imal etmeye uğraşanlar boşuna çabalıyorlar.

Hiçbir sebep yok iken, geçen gün Beşşar Esad`a katil diye saldırarak Avrasyacı olamayacağını bir daha göstermedi mi?”

Önce şunu belirtelim: Tüm genellemeciler cahildir.

Yok “ihvancılar batıcı” imiş,

Yok “Tarikatlar Amerikancı” imiş…

Delil getirmek, belge sunmak da neymiş! Nefretini din; önyargını akide haline getirince ne gerek var belge sunmaya?..

MHP`lilere “Tanrı dağını bırakıp Hira`ya sığınmışsınız” diye çatan biridir bu Rıza Zelyut. O yüzden katil Esad`a kardeş olmasını garipsemiyorum. İkisi de neticede “ulusalcı- sosyalist” ideolojiye bağlıdır.

 

Serpil Çevikcan (Milliyet):

“İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener, dün gazete ve televizyonların Ankara temsilcileriyle bir araya geldi.

Gündemdeki konular, partisine yönelik iddialar, partisinin yol haritası konusunda konuşma imkanı bulduk.

Cumhurbaşkanlığı seçiminde ikinci tura kalması durumunda ise CHP`nin adayını destekleyeceklerini vurguladı.

Akşener`in açıklamalarını şöyle özetleyebilirim: (…)

AK Parti yüzde 25-30 arasında onların deyimiyle Tayyipçi seçmene sahip. 7 Haziran`da 10 puan kaybetmişti. Bunun 12`ye çıktığını düşünüyorum. 12 puan şu an askıda. CHP`nin kör seçmeni yüzde 18-20 arasında. Trakya`da CHP`ye oy veren merkez sağ seçmen var. Onlar İyi Parti`ye kayar. CHP`den yüzde 4 civarında bize kayış var. MHP`nin 16 Nisan referandumunda 12 puanının 9 puanı ‘Hayır` dedi. Benim öngörüm ve anketlerimize göre 6 puanı bizde, 3 puan Tayyip Bey`in şahsına kaymış, 3 puan da askıda. Yorgun seçmenin alternatif arayışı var.”

Herhalde matematiğim iyi değil ki, MHP`nin 12 puanının başına geleni tam anlamadım.

Biraz açayım belki siz anlarsınız.

6 puan Akşener`e gitmiş. Yani 12-6=6

3 puan Tayyip Bey`in şahsına kaymış. Yani 6-3=3

3 puan da askıdaymış.

Peki MHP`de kalan?... o da matematiğe göre sıfır.

Peki, o halde MHP teşkilatlarında, genel merkezinde duranlar kimler?

Herhalde onlar da sanal oluyor.

Siz de anlamadınız değil mi?

Ben size bir şey söyleyeyim mi? Bu Akşener uzun yıllardır MHP`de. Devlet Bahçeli`nin iktidar hesaplarını eğer hatırlıyorsanız sanırım Akşener`in hesabını da fazla garip karşılamazsınız.

Neticede eski genel başkanından biraz etkilenmiş olabilir, öyle değil mi?

Ersoy Dede (Star):

“Cumhurbaşkanı Erdoğan, Abdullah Gül`e sitem ederken, ‘Geçmiş Cumhurbaşkanı` ifadesini kullandı.. Bana kalırsa muhtevadan daha çok tartışılması gereken bu.. Başına ‘Geçmiş Cumhurbaşkanı` dedikten sonra, içinde ne söylersen söyle.. Bilirsiniz eski cumhurbaşkanları, ‘eski` ifadesinden ısrarla uzak dururlar.. Rahmetli Demirel de, kendisine, ‘eski` falan dendiğinde, ‘dokuzuncu` diye düzeltirdi.. Gül de ‘unvan` olarak “11. Cumhurbaşkanı”nı tercih ediyor.. Bir anlamda ‘ölene dek vazifeli` gibi.. Ama artık Gül, ‘Geçmiş Cumhurbaşkanı`.. Ve anlaşılıyor ki, bunu değiştirmesi hiç de kolay olmayacak..”

Mesele “eski” ya da bilmem kaçıncı meselesi değil, sistemin değiştiğinin daha tam olarak anlaşılamamış olmasıdır.

Yani 2019`da seçilecek olan kişi 12. Cumhurbaşkanı olmayacak, yeni sistemin 1. Cumhurbaşkanı olacak.

Bunu bir tarafa bırakacak olursak…

Tayyip Erdoğan`ın güçlü bir siyasi duruşu var ve bu konuda istikrarlıdır.

Birini bir defa yok saydığında bir daha ondan söz etmez ve muhatap almaz. Abdüllatif Şener ve Erkan Mumcu örneğinde bunu net olarak gördük. Tüm sataşmalarına rağmen bir kez bile onlara cevap vermedi.

Bunun yanı sıra…

Erdoğan eğer birinin ismini anmadan ona cevap veriyorsa artık üzerini tamamen çizmiş demektir.

Daha önce Arınç için “o zat” demiş ve eleştirmişti.

Yani Erdoğan`ın Abdullah Gül dosyasını artık kapattığını söyleyebiliriz.