Bazı gazete haber başlıkları:

“Türkiye`ye teşekkür etti.”

“Erdoğan ve Trump`un öğle yemeğinde samimi sohbeti.”

“Trump`la samimi sohbet”

“Yemekte sohbet”

“Türkiye`ye mülteci teşekkürü”

“Sıcak sohbet”

Şimdi bu haber başlıklarına bakan ve gündemi iyi takip etmeyen biri Türkiye-Amerikan ilişkilerinin çok iyi olduğunu, Amerika`nın her konuda Türkiye`ye destek olduğunu sanır, öyle değil mi?

Oysa…

Türkiye`nin yoğun bir askeri mücadelede bulunduğu PKK`nin Suriye kolu olan PYD, Amerika tarafından silahlandırılıyor.

15 Temmuz darbesini gerçekleştirenlerin Amerika`da ikamet ettiğini, İncirlik`ten destek aldığını, CIA bağlantılı olduklarını hemen herkes biliyor.

Türkiye`ye para kazandıran Reza Zarrab, “Amerika`nın çıkarlarına zarar verdiği” gerekçesiyle yargılanıyor, eski bir bakan “Amerika`nın ambargosunu deldiği” için hakkında tutuklama kararı çıkarılıyor.

Erdoğan`ın korumalarına “PKK taraftarlarına müdahale” ettikleri gerekçesiyle soruşturma açılıyor, silah anlaşması iptal ediliyor; ama bu arada PYD`ye binlerce tır dolusu silah ücretsiz olarak gönderiliyor.

Şimdi yukarıdaki başlıklara bir daha bakın.

Yani hiç olmazsa biri “Türkiye`ye teşekkür, PYD`ye silah” deseydi bu konu ilgimizi çekmez, Siyaset Gemisine bindirmezdik.

Ama yok!

Şimdi size sormak istiyorum.

Bir kompleks mi görüyorsunuz yoksa daha ileri bir düzeyde bir “stokholm sendromu” mu?

Ben karar veremedim.

TEK TİP TAŞIMA

Malatya Büyükşehir Belediyesi tarafından kadınlara özel hazırlanan ve adına trambüs denen 2 araç sefere çıkarak hizmet vermeye başladı. Özellikle taciz olaylarından dolayı şikayetçi olan kadınlar “pembe trambüs” uygulamasından dolayı memnuniyetlerini dile getirdi. CHP Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba ise uygulamaya, "Ayrımcılık yapılıyor" diyerek tepki gösterdi.

Doğrusu Ağbaba`yı anlamak zor.

Yani bu nasıl bir ayırımcılık?

Karma otobüsler yine devrede olacak ve bu arada karma ortamdan ve sıkışıklıktan faydalanan kimi sapıkların tacizinden sakınmak isteyen kadınlar “pembe trambüs”e binecek.

Eğer bu ayırımcılık ise bunun adı “pozitif ayırımcılık”tır.

Yani kadınlara ekstra bir seçenek sunulmuştur.

Hayır, yani erkeklerle beraber seyahat etmek istemeyen kadınlara karşı bu düşmanlığınızın hikmeti ne?

Bunlar bir yana…

Pozitif ya da negatif ayırımcılık meselesini bir tarafa bırakarak…

Neden çok demokrat ve kadın hakları savunucusu Bay Ağbaba, bu konuda kadınların görüşlerine başvurmayı düşünmüyor?

Pembe trambüs yaygınlaşırsa ve her yere hizmet vermeye başlarsa kadınlar için ekstra bir seçenek olacak; ama Ağbaba, nedense “tek tip” taşıma usulünden yana.

Düşünüyorum da acaba bunun sebebi “Tek parti” zihniyeti olabilir mi?

 

BU ADAM NE DİYOR?

Önce kime ait olduğunu söylemeden aşağıdaki paragrafı okumanızı rica ediyorum.

"Kerkük`e vurulmak istenen pranga sökülüp atılacak, milli güvenliğimize yönelen aşırı tehdit ve karşı saldırılara milli kenetlenme, kardeşlik ve gazilik hukukuyla karşı koyulacaktır. İnancım, ümidim, beklentim budur. Kaldı ki başka çare, çıkış ve çözüm de yoktur"

Şimdi siz bu cümlelerden ne anladınız?

Ben anladığımı söyleyeyim, sizinki farklıysa bana iletirsiniz.

Bu cümlelere göre Kerkük, Türkiye`ye ait bir şehirdir ve birileri onu ele geçirip boynuna esaret prangası geçirmek istemektedir. Tabi mesele sadece bir şehrin işgal edilmesi de değildir. Milli güvenliğe yönelik bir tehdit söz konusudur hatta bu aşırı bir tehdittir.

Peki, bu doğru mu?

Irak`a ait olan ve demografik yapı olarak tartışılan Kerkük şehrinin referanduma dahil edilmesi ve bu şekilde Irak Kürdistan bölgesine bağlanması gibi bir tartışma var.

Ama ne hikmetse Türkiye`ye ait olmayan bir şehrin Irak devletine mi Kürdistan`a mı bağlanacağı konusu MHP lideri Devlet Bahçeli`yi germekte ve onu savaş çığırtkanı yapmaktadır.

Yoksa Bahçeli Kerkük`ü Türkiye`nin almasını mı istemektedir?

Hem Amerika, hem İran, hem Irak hem de Avrupa ülkelerinin böyle bir oldu-bittiye razı olmayacakları ortada olmasına rağmen…