Hayır, Russell Crowe`un başrolünü oynadığı ve Çanakkale Savaşı sonrası umutlar ve dramları anlatan filmden söz etmiyorum.

Ya da Will Smith`in “Umudunu kaybetme” adıyla Türkçeleştirilen ve sıkıntılar karşısında azimle mücadele etmenin anlatıldığı filmden de söz etmeye niyetim yok.

Konumuz siyaset.

Kemalistlerin “Umudunu kaybetme”me çabasından ya da “Son umut” olarak başvurdukları yöntemlerden söz etmek ve bu konuyla ilgilenmeyi düşünen senaristlere biraz katkıda bulunmak istiyorum.

Önümde iki örnek var.

Biri Mersin`in Mezitli Belediyesinin Kemalistleri cuş u huruşa getiren, tüylerini diken diken eden çabası diğeri ise Mimarlar Odası`nın stratejik hamleleri…

Önce birincisinden başlayalım…

Mezitli Belediyesi, ilçedeki tüm sitelere birer Atatürk büstü verme kararı almış.

“Verebilir, Kemalist bir belediye için çok da garip bir şey değil” diyebilirsiniz; ama bence fazla acele etmeyin.

Mezitli Belediyesi, tüm sitelere bu büstü neden verecekmiş, biliyor musunuz?

Atatürk unutulmasın diye!

Birileri Atatürk`ü unutturmaya çalışıyormuş!

Havaalanlarımıza, okullarımıza, mahallelerimize, stadyumlarımıza Atatürk adını veriyoruz; ama buna rağmen “unutulma” tehlikesi ile karşı karşıya.

Resmi dairelere resimler asıyoruz, köşeler oluşturuyor, şehirlerin meydanlarına devasa heykeller dikiyoruz; ama yetmiyor.

Paralarımız üzerinde de resmi var; ama Atatürk düşmanları “kredi kartı” denen şeytani bir şey geliştirdiler ki, Atatürk`ü görmeyelim. (Bir dönem ismi lazım değil bir siyasetçi kendi resimlerini koydu paraların üzerine; ama sonra büyük yanlıştan dönüldü)

Unutturmak isteyenler var ve buna karşı önlemler geliştirmek gerekir.

İşe kredi kartlarının kullanımını hayatımızdan çıkararak başlayabiliriz. Her alışverişe çıktığımızda yanımıza nakit alalım. Elimizdeki paraların üzerindeki Atatürk resminden dolayı yıpranmasına, buruşmasına izin vermeden titizlikle koruyalım.

Sorumluluğunun bilincinde kurumlar da üzerine düşeni yapmalı.

Mesela Mezitli Belediyesinin yaptığı gibi…

Her site girişine Atatürk büstleri koyarak unutulma tehlikesine karşı bir hamlede bulunuyor.

Ama bu yetmez tabi..

Bindiğimiz toplu taşıma aracının hemen girişinde, alışveriş merkezlerinin her katında büst ya da resim olmalı.

Yoksa unutulur.

Bu arada bu unutkanlığın normal olmadığını, toplumsal hafıza kaybının dış etkenlerinin olabileceğini göz ardı etmeyelim.

Sadece birkaç dakika öncesini hatırlayabilme…

“Ghajini”yi hatırladınız belki; ama paranoyak hislerinizi devreye sokup Türkiye atmosferine sadece Kemalistleri etkileyen bir “unutkanlık virüsü”nün salındığını düşünürseniz “komplo teorisi”ne daha uygun düşer.

Mezitli Belediyesi buna karşı nasıl bir önlem düşünür bilmem; ama Mimarlar Odası`nın yapacağı işler var.

“Anıtkabir Koruma Amaçlı İmar Planı” değişikliklerine ilişkin kararı değerlendiren Ankara Mimarlar Odası Başkanı Tezcan Karakuş Candan “gözümüzden hiçbir şey kaçmaz” edasıyla herkese gözdağı verdi ve planlara göre yapılaşma öngördüklerini belirtti.

Mimarlar Odası “Anıtkabir`e yönelik sistematik bir müdahale süreci var” diyor ve tehlikenin adım adım geldiğini belirtiyor. Mimarlar Odası, “Alıştıra alıştıra, adım adım Anıtkabir alanlarını daraltmak, itibarsızlaştırmak, toplumun değer verdiği alanları mekansal olarak değersizleştirmeye çalışmaktır" açıklamasıyla teyakkuzda olduklarını gösteriyor.

Mimarlar Odası direniyor ve “muhtaç olduğu kudretin damarlarındaki asil kanda mevcut olduğunu” biliyor.

Peki, Mezitli Belediyesinin bu “asil kan” mevzuundan haberi yok mu?

Onu da mı unuttu?