Referandum sonrası MHP oylarının nereye gittiği, tabanın neden Bahçeli`yi dinlemediği konuları tartışılırken Meral Akşener`in yeni bir parti kuracağı söylentisi yayıldı. Bazıları partinin isminin de belirlendiğini iddia etti: Milliyetçi Türkiye Partisi…

Bu durum kurumsal anlamda bir partisi olan; ama bir türlü istenen seviyede bir tabana kavuşamayan çevrelerin iştahını kabarttı. Özellikle VP ve BBP art arda açıklamalar yaparak Akşener`i partilerine davet ettiler.

Mesele “Ne olursan ol yine gel, desteğine muhtacım” noktasına gelmiş olabilir; ama bu çelişkileri görmemizi engellemiyor.

Tek tek inceleyelim:

Vatan Partisi: Ulusalcı ya da ulusal sol düşünceye sahip, Batı yerine Doğu`nun tercih edilmesini savunan ve Genel Başkanının Doğu Perinçek olduğu parti… Doğu Perinçek, geçmişi itibariyle Çin ekseninde (Mao`cu) ideolojiye sahip bir Marksist idi. Türk Solu içerisinde kötü bir şöhreti var. İddialara göre yayınladığı dergide Marksistleri isim isim ihbar etmiş. Meşhur “Taksim katliamı” ile Maocular arasında bağ kuran bazı solcuların da olduğu herkesin malumu…

Büyük Birlik Partisi: Kurucusu Muhsin Yazıcıoğlu, Ülkü Ocakları eski başkanı; ama milliyetçi camia içerisinde “dini değerlere” yakın bir isim olarak öne çıktı.  Arkadaşlarıyla beraber MHP`den ayrıldıklarında kamuoyunda “Namaz kılan ülkücüler yeni parti kuruyor” kanaati oluşmuştu. Kendilerine “Nizam-ı Alemci” diyorlardı. Muhsin Yazıcıoğlu`nun şüpheli ölümü sonrası hem tabanda hem de parti içerisinde bitmeyen kargaşalar ve çalkantılar baş gösterdi. Genel Başkan Mustafa Destici`nin ismi uzun süre Gülen grubuyla beraber anıldı. Anayasa referandumunda “Evet” oyu vereceklerini açıkladığında partide ciddi tepki sesleri yükseldi.

Ve Meral Akşener… Nam-ı diğer “Asena”!

Ülkücü geçmişinde ismi “Asena” yani “dişi kurt” olan, 28 Şubat sürecinde Çiller`in partisinde İçişleri Bakanı olan Akşener, iddialara göre dönemin kudretli generallerinden Çevik Bir`in hakaret içeren tehditlerine maruz kalmıştı.

Bir süre piyasada görünmeyen Akşener`i bir süre sonra Ak Parti`nin kuruluş sürecinde gördük. Ne hikmetse parti kuruluş aşamasındayken Akşener ayrıldı ve asıl yerine, MHP`ye döndü.

Devlet Bahçeli`ye karşı kazan kaldırınca sağdan sola, liberalden FETÖ`ye kadar birçok kesimin desteğini kazandı. Yargı savaşında Ak Parti ağırlığını koyunca Devlet Bahçeli, Akşener ve arkadaşlarının tehditlerini savuşturdu.

Meral Akşener`in darbe girişimi öncesi sık sık 15 Temmuz`a vurgu yapması, konuşmalarında “Yurtta Sulh” sözünü kullanması, darbe girişimi sonrası darbecilerin “Yurtta Sulh Konseyi” kurduklarının ortaya çıkmasıyla birleştirildiğinde, FETÖ bağlantısı yüksek sesle dile getirildi.

Şimdi bu üç oluşum ya da yapıyı yan yana getirin, nasıl uyuşacak bir bakın!

Doğu Perinçek, solcu ve ulusalcı; ama FETÖ düşmanı ve Ergenekon sanığı,

Mustafa Destici, uzun süre ne yapacağına karar veremeyen; ama son seçimde Erdoğan`dan yana, tavır belirleyen kişi,

Meral Akşener, ismi FETÖ ile beraber anılan, ülkücülerin daha seküler kesimlerine hitap eden siyasetçi…

Destici, “Evet”çi, Akşener “Hayır”cı…

Perinçek “Hayır”cı; ama FETÖ düşmanı, Akşener, FETÖ`ye yakın…

Bunlar nasıl yan yana gelecek?

Mesele kamuoyunda “sizin bilmediğiniz şeyler var” kanaati oluşmasını sağlayarak gündeme gelmek mi,

Yoksa bir şey yapmıyorsunuz diyerek kınayanlara karşı “Dostlar siyasette görsün” çıkışı mı?

Bence ikincisi…

DİKKATİMİ ÇEKENLER

Bekir Coşkun: “İlk işimiz CHP`yi 8 kez seçim kaybedenlerden kurtarmak.”

Yani demek oluyor ki…

Eyy CHP`liler, eyy beyaz Türkler, eyy sahil şeridi ahalisi!

Tek hedefiniz Kılıçdaroğlu`dur, ileriii!

Türkiye Gazetesi: “Kutlu Doğum Fetö Projesi”

FETÖ kadar taş düşsün başınıza, bre Allah`tan korkmazlar!

Kutlu Doğum programlarını düzenleyenler FETÖ polisinin baskısına maruz kaldılar, FETÖ yargısı tarafından cezalandırıldılar. Yaşar Büyükanıt`ın 27 Nisan “e muhtırası”, FETÖ`ye değil hükümete ve Kutlu Doğum programlarını düzenleyen Peygamber Sevdalılarına karşı verildi. Hepsini bir tarafa bıraktım. Kutlu doğum programlarını düzenleyen Nureddin Zengi ve Selahaddin Eyyubi, FETÖ`ye mi bağlıydı. Cevap verin hey insafı kurumuşlar!

Ali Nesin: “80 yıl hukuksuzluk eken, sonraki 20 yıl hukuksuzluk biçer.”

Aziz Nesin`in oğlu “Hayır”cılara çatarak babasının kemiklerini sızlatıyor.

Bu arada Ali Nesin`in matematik profesörü olduğunu söyleyelim. Yani hesap bilen biri. Buna göre daha Kemalistlerin çekmesi gereken bir 60 yıl var. Biliyorsunuz 80-20=60 eder. Gerçi bu hesabı bilmek için profesör olmaya gerek yok; ama takdir edersiniz ki, bu zamanda unvanlar çok iş yapıyor.

Beşar Esad: “Yüz binlerce değil on binlerce kişi öldü.”

Diyelim ki, yüz binlerce değil, on binlerce değil, hatta binlerce değil, ne değişecek?

Yüz binlerin değil de on binlerin katledilmesi katilliğine, zalimliğine halel mi getirecek?

Hande Fırat: (Cem Küçük`e sesleniyor) “İnsan işaret parmağı ile birini itham ederken diğer üç parmağının kendisini gösterdiğini unutmamalı!”

“Karargah rahatsız” haberi sonrası iyice yıpranan Hande için iyi bir çıkış. Eee fırsatları değerlendiriyor. O malum manşet sonrası Cem Küçük şöyle yazmıştı: “Hande Fırat 15 Temmuz'daki tüm kredini bitirdin. Senin darbe karşıtlığın palavraymış. Bu manşetin hesabını vereceksin.”