İlk gördüğümde beni oldukça şaşırtan bir haberle karşılaştım:
“Anayasa değişikliği referandumu için ‘Hayır` kampanyasını sürdüren eski MHP milletvekili Meral Akşener, yüzde 61,5 ‘Evet` çıkması halinde siyaseti bırakacağını söyledi.”
Fesübhanellah!
“Acaba bu arada anayasa değişikliği için referandumda alınması gereken oy oranı mı değişti?” diye düşündüm; ama kısa bir araştırma ile öyle olmadığını anladım.
Öyleyse bu hanımefendi ne diyor?
Haberin detaylarını okuyunca anladım:
“Yüzde 12.5 MHP`nin oyu, yüzde 49 AKP`nin oyu. Bu demektir ki, yüzde 61.5 AKP ve MHP oyu var. Bu referandumdan ‘Evet` çıkmazsa Bahçeli`nin ne yapacağını çok merak ediyorum. Bunu ilk defa burada söylüyorum; yüzde 61.5 çıkarsa ben gereğini yapacağım, siyaseti bırakacağım.”
Mesela yüzde 60 çıksa ne olacak?
Ne biliyorsun, belki de düşen oyun sebebi MHP değil AKP seçmeninin tercih değiştirmesidir.
Demek ki, siyaseti bırakman için hem MHP kadar AKP`nin de oyunun düşmesi lazım.
İyi de referandumdan yüzde 51 evet çıkarsa sistem değişecek ve senin siyasette kalman ya da kalmaman bir şey değiştirmeyecek!
Değil mi Meral Hanım?
KÜRKÇÜ`DEN ŞAHİT OLURSA
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 15 Temmuz darbe girişimi için “kontrollü darbe” ifadesini kullanınca başına büyük bir bela aldı.
O gece Kılıçdaroğlu, Atatürk Hava Alanına inmiş ve görüntülere göre darbecilerin engeliyle karşılaşmadan havaalanını terk edip Bakırköy`e gitmişti.
Uçakta Ak Partili Hayati Yazıcı ve HDP`li “Kızıldere kahramanı” Ertuğrul Kürkçü de vardı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan`ın “Kaset Kumpası” sonrası genel başkanlık koltuğuna oturan Kılıçdaroğlu için “Darbecilerle anlaşıp, havaalanından ayrıldı” anlamına gelen sözleri sonrası çok kişi tartışmaya aktif olarak katıldı. Şimdiye kadar bu konuda konuşmayan Kürkçü de Kılıçdaroğlu`nu savunma anlamına gelen sözler söyledi:
"15 Temmuz darbe gecesi AHL'de Ankara uçağından üç milletvekili ve üç parti yöneticisi indi. Kemal Kılıçdaroğlu, Ertuğrul Kürkçü, Hayati Yazıcı... On beş dakika sonra alandan ayrılmanın mümkün olduğu bilgisi gelince VIP salonundan herkes kendi karşılayıcılarıyla birlikte çıktı. Atatürk HL VIP salonu ve çevresinde 'darbeci' asker veya 'darbeci tankı' yoktu.”
Tabii biz yine de 15 dakika sonra gelen bilginin kaynağını ve hangi irtibatlar sonrası “yolun güvenli hale getirildiğini” sorgulamıyoruz.
Ama Kılıçdaroğlu`nu uyarıyoruz.
Şahidin Kürkçü ise işin biraz daha zordur.
O anın şahitleri Kürkçü`nün hemen ortadan kaybolduğunu söylüyorlar.
Yani hasbelkader Kılıçdaroğlu tankların üzerine çıksaydı Kürkçü yine onu yalnız bırakacaktı, tıpkı Kızıldere`de arkadaşlarını yalnız bıraktığı gibi.
SUÇU KİMYASALA YIKMAK
Suriye`de beş yıldır beş yüz binden fazla insan katledildi.
Her türlü silah kullanıldı. Hatta Banyas`taki gibi kadınlar ve çocuklar dahil yüzlerce kişi parçalanarak öldürüldü.
Baas ve destekçileri yaptıkları her katliamın yanların akar olarak kaldığını gördükleri için iyice pervasızlaştılar ve uluslararası anlaşmalarla yasaklanmış silahları bile kullandılar.
Terör şebekesi İsrail rejimi fosfor bombalarını Gazze`ye karşı kullandığında seslerini yükseltenler ve görmezden gelenler vardı. Aynı silahlar mazlum Suriye halkına karşı kullanıldığında bu kez roller değişiyor, israil`e tepki gösterenler Esad`a sessiz kalıyor, Siyonist terörü görmezden gelenler, Baas terörüne tepki gösteriyor.
Vıcık vıcık bir rezalet!
Şimdilerde Esad için yeni planlar yapan güçler “Kimyasal silah” üzerinden duygu sömürüsü yapıyor.
Bırakın Esad ve dostları tarafından katledilen yüz binlerce insan hakkında bir şey yapmamalarını, şiddet ve kaostan kaçan mültecilere ait tekneleri batırıp büyük katliamlara ortak oldular.
Kimyasal silahlar dehşet uyandırıcı ve insanlık dışı da varil bombaları çok mu insani?...
Kimse kimyasal silah üzerinden timsah gözyaşları dökmesin, fazla sırıtıyor.