Mehmet Ocaktan (Karar): “Tarihsel tecrübeler bize gösteriyor ki, bütün tek adam rejimleri işin başında bir bahar havası estirmelerine rağmen, sonunda kendi toplumlarını felakete sürüklemişlerdir. Evet, dünyanın gidişatından memnun değiliz, küresel kapitalizmin yarattığı adaletsizlikten mustarip durumdayız, terör canımızı yakmaya devam ediyor; ama bu felaketten kurtulalım derken, yolumuzun Hitler`e çıkmasından da endişe ediyoruz.”
Bu bir “endişe” değil algı operasyonudur.
“Karar” verilmiş, karşı saflara geçilmiştir.
Ama her şeye rağmen bu kini anlamakta zorlanıyorum. Mehmet Ocaktan, acaba 28 Şubatta zulmün enva-i çeşidini uygulayan muktedir üniformalılara “Hitler” benzetmesinde bulunabilir miydi?
Mehmet Tezkan (Milliyet): “Bu sistem madem Türkiye`nin önünü tıkıyordu.. Bu sistem madem çift başlıydı, bu sebeple problem çıkarıyordu.. Neden daha önce gündeme getirilmedi..”
Farklı dönemlerde gündeme getirildi beyefendi; ama siz başka şeylere odaklandığınız için göremediniz. 28 Şubat`ın ceberrutlarını, bakanları “kazığa oturtmak” gibi nezih ifadeler kullananları değil de Erbakan`ı suçlayan biri, elbette 2001 krizinin başbakan ve cumhurbaşkanının kaprisleri yüzünden olduğunu hatırlamaz.
Birkaç isim hatırlatayım isterseniz…
Evren ve Özal,
Özal ve Demirel,
Demirel ve Çiller,
Demirel ve Erbakan,
Sezer ve Ecevit,
Sezer ve Erdoğan,
Erdoğan ve Davutoğlu…
Gördüğünüz gibi ülkenin son otuz yılının büyük kısmında Cumhurbaşkanları ve Başbakanlar arasında sorunlar yaşanmış.
Çok araştırmaya gerek yok, sadece biraz düşünmek yetiyor Mehmet Tezkan!
Özgür Mumcu (Cumhuriyet): “Ufukta “hayır” hâlâ parıldıyor.
Parıldıyor zira bir halkın üzerine bu kadar gelinmez. Bir halkın sırtına bu kadar binilmez. Bir halkın aklıyla böyle dalga geçilmez.
Bu sonsuz, denetlenemez hırsa bir yerde demokratik olarak haddi bildirilmelidir.”
Cumhuriyet yazarı “halk”tan söz ediyor.
Özgür Mumcu hatırlar mı bilmem, “halkın yüzde altmışının aptal” olduğunu söyleyen bir Cumhuriyet yazarı da vardı.
Halk ile alay eden, “bidon kafalı”, “göbeğini kaşıyan adam” diyen kimdi acaba?
“Bu halk adam olmaz!” diyenler kimdi?
O yüzden Özgür Mumcu, biraz yavaş ol çünkü bu sözler seni aşar. Halktan neyi anladığınızı da biliyoruz.
Parıldayan şey “Hayır” değil de her zamanki gibi “halkın sillesi” ise ne diyeceksin o zaman?
Etyen Mahçupyan (Karar): “Türkiye için ‘düşman` tanımlamasında öncelik sıralaması şu an PYD- IŞİD-Esat şeklinde gidiyor. Oysa Suriye`deki Sünni muhalefetin geneli açısından böyle bir sıralama yok ve çelişkinin merkezinde Esat yer almakta.”
Birileri bu Etyen Mahçupyan için çok iyi siyaset analizcisi falan diyordu; ama sanırım yanılıyorlarmış. Her ne kadar kendileri bir dönemin “akil adam”ı ve “Başbakan başdanışmanı” olsa da mevcut tabloyu doğru okuyamamaktadır ya da mevcut hükümete olan öfkesi o kadar ileri seviyededir ki, son olayları hiç takip etmemiştir.
Öyle ya Suriye coğrafyasında son yaşananlar PYD`nin hem Amerika ile hem de Rusya ve Esad ile beraber IŞİD dışındaki muhalefeti hedef aldığını ortaya koymaktadır. Halep katliamında BAAS ve dostları ile beraber savaştığını herkes gördü. Bunun yanı sıra şu anda Esad ve Rusya ile beraber İdlib`e yönelik bir saldırı planı içerisinde yer aldıkları ifade edilmektedir.
Ama Mahçupyan “çözüm süreci” denen dönemin özlemini çekmektedir ve halen o dönemin kodlarıyla konuşmaktadır.
İbrahim Karagül (Yeni Şafak): “Bazıları Abant toplantılarına devam ederken, FETÖ'ye yaranmak için her fırsatı kullanırken, oralardan iktidar, güç, zenginlik devşirirken, Pensilvanya'da misafir olmak için sıraya girerken yaklaşan tehlikeyi görüyorduk.”
Tabi canım, siz her şeyi zaten önceden görüyordunuz.
Abant`ı eleştiriyor, FETÖ`ye karşı önlem alınması gerektiğini söylüyordunuz. Hatta belki Ak Partili bakan ve vekillerin Gülen savunması yaptığı ya da Cumhurbaşkanı Erdoğan`ın “Gel artık hocam, bitsin bu hasret!” dediği dönemlerde bile siz tehlikenin farkındaydınız. Gülen medyası ile beraber aynı hedeflere saldırmıyor, bilgi alışverişinde bulunmuyordunuz!
Her şey iyi hoş da ah bu arşivler olmasaydı!