LİDERİNİN İZİNDE
Bir kısa video.. Görüntülerde birileri fidanları söküyor.
Seyit Yücel diye biri yorum yazmış:
“Videodaki mevzu şu:
Pakistan müftüsü fetva vermiş, “Çöller Allah'ındır isteseydi orayı da ağaçlandırırdı” demiş. Bu fetva üzerine Pakistanlılar büyük bir öfkeyle dikilen ağaçları söküyor ve çöp ediyorlarmış.
Cahilleri sevk ve idarede dini kullanmak dünyanın her yerinde geçerli.”
Adam balıklama atlamış ve kirli ideolojisini resmen kusmuş.
Oysa hem görüntüler eski hem de yazılan ile hiçbir alakası yok.
Yani işin içerisine “Pakistan müftüsü”nü, “fetva”yı birileri eklemiş.
2 yıl önce yine bir sosyal medya hesabında “Devrim” ismini kullanan biri şunları yazmış:
“Pakistan’da bir ağaçlandırma alanı..
Dini liderlerin ağaçlandırma projesi için “İslam’a aykırıdır” fetvasından sonra, halk dikilen fidanları parçaladı.
Ortadoğu dünyanın fosseptik çukurudur.”
Olayın aslı ise teyit.org sitesinde şöyle anlatılmış:
“Ancak iddia doğru değil. Görüntülerdeki ağaçlar gerçekten sökülüyor olsa da sebep ağaç dikiminin İslam’a aykırı olması değil. Hükümetin, fidanları tarım arazisine söz hakkı olanlara sormadan ekmiş olması gerekçesiyle protesto edilmesi.
Görüntüler bir protestoda çekilmiş.
Videodan aldığımız kesitlerle tersine görsel arama yaptığımızda, Pakistan merkezli haber sitelerine ulaşıyoruz. Bunlardan biri 9 Ağustos’ta yaşananları aktarırken, ağaçların hak sahiplerinin rızası haricinde bir tarım arazisine dikildiği gerekçesiyle söküldüğünü yazıyor.”
Eskiden gazetelerde “fotoğrafa göre haber” yapılması yaygındı.
Özellikle de magazin basınının “haber kabızlığı çeken” muhabirleri bir belediye otobüsündeki kavganın ya da bir mahalle tartışmasının fotoğrafını çekip magazin sosuna bulandırıyor ve içinden birçok insanın ilgisini çeken bir macera çıkabiliyordu.
Şimdilerde görüntüler üzerinde oynama yapıp dünyayı aldatan medya organları var. Bununla birlikte bizdeki gibi çok çaba harcamadan bir görüntü üzerinden toplumun inanç ve kültür değerlerine saldıranlar da var ve bunlar son derece yüzsüzdür.
Mesela yazının başında ismi geçen şahıs, paylaşımına yapılan yorumlar içinde yalan söylediği, görüntünün söyledikleri ile alakasının olmadığı bilgisi geçince son derece yüzsüzce cevaplar verebiliyor, işi pişkinliğe vurabiliyor.
Kim olduğuna, ne iş yaptığına baktığımda ise şaşırdığımı söyleyemem.
İsminin yanında şunlar yazılı: Zafer Partisi Kurucu/GİK Üyesi/Siyasi İşlerden sorumlu Genel Başkan Yardımcısı…
Sürekli yalanları ortaya çıkan ve sürekli yeni yalanlarla, hedef göstermelerle gündemde kalmayı başaran Ümit Özdağ’ın partisi…
Irkçı, iftiracı, saldırgan ve dili kirli bir siyaset…
Fakat şu ilginç ve önemli ayrıntıyı da gözden kaçırmayalım.
Ümit Özdağ ve ekibi yabancı ve mülteci karşıtlığı yaparken içlerindeki tüm kini nedense Müslümanlara karşı kullanıyorlar.
Buradan yola çıkarak “sırtlarını nerelere dayadıklarını” belki bulabiliriz.
Biliyorsunuz İçişleri Bakanı Soylu, Özdağ için "Adam yerine, insan yerine koymam. Benim için hayvandan aşağı biridir. Operasyon çocuğudur, Soros çocuğudur. İstihbarat elemanı olduğu apaçık bellidir" demişti.
DİNE DEĞİL İSLAM’Â KARŞI
TİP milletvekili Sera Kadıgil, “Her yere Kur’an Kursu açıyorlar. İmam hatipler ve Sünnilik propagandası yapan Diyanet kapatılmalı” demiş.
“Yalan yanlış da olsa kanaatini belirtmiş, ne var bunda?” diyebilirsiniz.
Tamam, diyeceğinizi deyin de; ama önce açıklamayı bir daha okumanızı öneririm.
Kadın, CHP kontenjanından seçilen, sonra TİP’e geçen bir milletvekili.
Klasik Türk solunda olduğu gibi Kemalizm ile bir sorunu olmayan; ama ideolojik olarak Marksist bir zeminde duruyorlar. Haliyle de dine ve özellikle de İslam’a karşı bir duruşları var.
Nitekim Sera Kadıgil, daha önce de şu açıklamalarıyla gündem olmuş, hatta hakkında dava açılmıştı.
"O ezanlar ki şehadetleri dinin temeli ama benim yurdumun üstünde ebedi inlemesin artık nolur ya! Resmen ağzıma ağzıma okunuyor her sabah!!"
Yani tüm İslam düşmanları gibi ezandan rahatsız biri.
"Kapıda oynayan çocuklardan rahatsız olunca kızgın yağ dökem mi üstlerine? Ya da uykumdan uyandıran ezan için camiyi asıp imamı mı keseyim?"
Bu açıklamasını esas alırsak din düşmanlığı ile beraber psikolojik sorunları olan birinin portresiyle karşılaşırız. Çocukların üzerine kızgın yağ dökme isteği şaka olarak yorumlanabilecek bir şey mi?
"#Van'a yardım göndermeyin gebersin p., tiplerini gördükçe çok korkuyorum... Mesele Türk olmaksa siz olayı hiç anlamamışsınız be annem"
Bununla da solculuğunun, dini değerlere düşmanlığının yanı sıra ırkçılığın, “beyaz Türklüğün” işaretlerini vermiş.
Evet, tüm bunlar tamam; ama yine de baştaki sözlerinde garip gelen bir şeyler var.
Öyle ya dine, dini değerlere düşman olan biri neden özellikle “Sünnilik” vurgusu yapıp düşmanlığını açığa vursun.
Sonra baktım açıklamanın devamı da var.
“Diyanet diye bir şey olabilir mi? İnançlı var inançsız var, Alevi var, Sünni var, Hristiyan var, Musevi var... Biz bunların hepsinden vergi topluyoruz. Orada Diyanet diye bir kurum var; yalnızca bir mezhebin kara propagandasını yapmak için kullanılan bir kuruma biz milyarlar ödüyoruz ya.”
Kısa bir bilgi vereyim.
Müslümanlıkta mezhepler var ve genel kanaat “Mezheplerin din olmadığı” yönündedir.
Marjinal grupların “tekfirciliğinin aksine” Müslümanlar arasında “Ehli kıblenin tekfir edilemeyeceği” ve Müslüman kabul edildiği kanaati hakimdir.
Ama mesela Hıristiyanlıkta öyle değildir. Hıristiyan mezheplerinin her biri kendini din kabul eder.
Yahudi mezhepleri arasında da keskin ayrılıklar var.
Sünnilik ve Alevilik arasında ayrılık olmadığını söylemiyoruz; ama Sera Kadıgil, Hıristiyanlığı bir din, Yahudiliği bir din sayarken Sünnilik ve Aleviliği ayrı ayrı sayıyor; Müslümanlık demiyor.
Siz tüm bunlara rağmen “yalan yanlış da olsa kanaatini belirtmiş” diyebilirsiniz; ama ben sizin kadar iyi niyetli değilim ve bu söylemin altında “küresel ifsat projelerinin” aranması gerektiğini düşünüyorum.
Bu da benim kanaatim.
FIKRA BU KADAR
Yine bir sosyal medya paylaşımı çekti dikkatimi.
“İran’da bir arkadaşıma durumu sordum; gördüğüm en büyük protestolardan biri, 2009’da Ahmedinejad seçiminde olanlardan bile daha büyük, dedi. Umutlu ve “kazanacağımıza tüm kalbimle inanıyorum, düşerlerse yargılanacaklar” diyor.
İran’da direnişe kadınlar liderlik ediyor.”
Her toplumsal gösteride heyecanlanan ultra laik; ama bir o kadar da beyinden yoksun bir taifenin varlığından ve devrim beklentilerinden haberdarım, evet.
“Heyecanını ifade eden güruhtan biri daha” diyorsunuz; ama bir dakika bekleyin.
Bu paylaşımı Tuba Torun yapmış.
Hatırlamadıysanız hatırlatayım, CHP milletvekili Aykut Erdoğdu ile evlenen CHP PM üyesi avukat Tuba Torun…
Hani bir süre önce ses kayıtları Aykut Erdoğdu’nun eski eşi tarafından dolaşıma sokulan siyasetçi.
Hani Aykut Erdoğdu’nun eski karısını ikna etmek için kullandığı “son derece nezih” tanımlama içinde ismi geçen; ama sonra evlendiği kadın.
Hani CHP içerisinde kadın olarak siyaset yapmanın zorluklarını bir “kadın naifliğinde” ağlayarak anlatan kadın…
İşte o Tuba Torun, “İran’da direnişe kadınların liderlik ettiğini” söylüyor ve bundan kendine pay çıkarıyor.
Bazıları bu durumda “sözün bittiği yer” der; ama ben “Fıkra bu kadar” demeyi tercih ediyorum.