Kelimenin tam anlamıyla siyaset ve iletişim, mafyanın ağzına bakar hale gelmiş.

Raconmuş, üslupmuş, gelenekmiş, hepsi toz duman bu günlerde.

Sedat Peker’in açıklamalarından ciddi biçimde faydalanmaya çalışıyor muhalefet.

“İktidar ortaklarının kirli ilişkiler ağı varsa muhalefet bundan faydalanır” diyorsunuz tabii ve elbette haklısınız.

Ama ortada şöyle bir durum var.

Siyasi faaliyetlerde bazen karşı tarafı suçlarken sen de zarar görebilirsin, çünkü bu meselede temiz kalanların sayısı çok az.

Bir örnek verelim.

Çağdaş Ulus, sosyal medya hesabından CHP'li Maltepe ve Ataşehir Belediyelerinin, internethaber.com'un sahibi Hadi Özışık, kardeşleri Süleyman Özışık ve Baki Özışık'a özel araçlar tahsis edip, 'ilan' adı altında düzenli ödemeler yaptığını öne sürdü.

Maltepe ve Ataşehir belediyeleri CHP’nin ve Özışık kardeşler için de “AKP’nin trolü” deniyor.

Sizi bilmem; ama ben şaşırmadım.

Ama bu bilgileri paylaşan Çağdaş Ulus’un KRT’deki işine son verildi.

Sözcü gazetesi yazarı Yılmaz Özdil, herhalde rant işlerinde “tekel” olduğunu düşünmüş olacak ki buna tepki gösterdi: “Sedat Peker'in kibrit kutusuna koyduğu yandaş gazetecilere CHP belediyeleri niye para ödüyor, bu haberi ortaya çıkaran namuslu gazeteci KRT'den niye kovuluyor, bu rezalet niye “bağımsız” denilen medyada haber yapılmıyor, niye?”

Sizce niye bu meselede ne iktidar ne de muhalefet çevreleri seslerini yükseltmedi?

Daha başka bağlantılar, daha başka rant ilişkileri ortaya çıkabilir diye mi?

Sanırım demek istediğimi anladınız.

 

SEÇİM BAŞARISI

Çin Devlet Başkanı Şi Cinping, seçimlerde kazandığı başarı nedeniyle Suriye lideri Beşar Esad'a yolladığı tebrik mesajında ulusal egemenliğini, bağımsızlığını ve toprak bütünlüğünü koruma konusunda Suriye'yi güçlü bir şekilde desteklediğini ve ülkesinin 'elinden gelen yardımı yapacağını' açıkladı.

Normaldir, öyle değil mi?

Sanırım kimse Şi’den Arakan’ın mazlumlarına yardım açıklaması yapmasını beklemez.

Bu arada “seçimlerdeki başarısından” dolayı Esad’ı tebrik etmiş.

Komünistlerin sadece kazandıklarında seçimlere önem verdiklerini, kaybettiklerinde kapitalizmden girip burjuva özentisinden çıktıklarını, seçimlere taraftar olanları döneklik ve revizyonistlikle suçladıklarını biliyoruz.

Nigaragua’da komünist devrimden sonra seçime girerek yönetimi bırakan Daniel Ortega’nın tutumu için bizde dinozor komünistlerin yayın organlarından biri şöyle bir haber başlığı atmıştı: “Devrimci şiddet ile alınan yerler demokratik seçimler ile bırakılamaz!” Aynı dinozorların siyasi mesaj verdiklerinde her üç kelimelerinden birinin “demokrasi” olduğunu da belirtelim bu arada.

Seçimlerin yapılmadığı Çin’den seçim komedisine tebrik.

Şi bile “seçim komedisi” ile dalga geçerken, bizde ciddi ciddi “Esad’ın seçim başarısı” yazıları döşeyen zavallılara diyecek bir şey bulamıyorum.

 

İNSANLIĞA ZARARLI

Haber şöyle:

“Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, müsilajla (deniz salyası) mücadeleye ilişkin, “Atılması gereken tüm adımları üç yıl içerisinde atıp sadece Marmara’mızın bugününü değil, inşallah geleceğini kurtaracak projeleri hep birlikte gerçekleştireceğiz” dedi.”

Bu haberde hızlı hareket edilmemesini, mücadelenin üç yıla kadar yayılmasının beceriksizlik olduğunu iddia edebilirsiniz. Bakış açınızdan dolayı anlaşılır bir şeydir bu.

Ama haberin içinde “inşallah” kelimesinin bulunmasından dolayı ‘inşallah’lı plan’ diye alay ederseniz bizim de bakış açımız değişir.

Evrendeki her şeyi “Allah’ın dilemesine” bağlayan Müslüman bakışıyla probleminiz olabilir; ama artık halka mal olmuş ve daha çok umut ve temenni anlamında kullanılan bir “inşallah” kelimesine bile tahammül edemiyorsanız sizi tanımlar ve kategorize ederiz.

Siz düşünce ve eylem dünyasını İslam’a karşı (dine değil) konumlandırmış, ultra putperest ve köktendinsiz bir dünya görüşüne sahipsiniz ve dünya için, insanlık için son derece zararlısınız.