'Rusya'ya S-400'leri iade etsek 2,5 milyar dolar elimize geçer', diyen HDP'li vekil Garo Paylan, 'her bir esnafımıza 20 bin lira doğrudan gelir desteği verebiliriz' dedi.

Ne de güzel esnafı düşünürmüş!

Gerçi bir Marksist için esnaf emekçi olarak da tarif edilebilir “küçük burjuva” olarak da.

Diyelim ki, Garo, esnafı “emekçi” olarak tanımlıyor ve ideolojinin gereği olarak emekçilere sahip çıkmak istiyor.

Önerisi iyi ve yerinde.

Yani bu kadar devasa miktarda parayı işe yarayıp yaramayacağı bile belli olmayan, kimin için kullanılacağı meçhul bir silaha yatırmak pek akla yatkın değil.

Onun yerine emekçiye katkıda bulunmak daha iyi değil mi?

Tabii bu arada herhalde ben kaçırdım; ama muhtemelen Garo, PKK’nin gariban emekçilerin yoluna mayın döşeyip onları paramparça etmesine, solun ve PKK’nin organize ettiği kitlesel gösterilerde esnafa yönelik yağma ve yakma olaylarına da itiraz etmiştir.

Dedim ya herhalde ben gözden kaçırmışım.

Yani Garo, hem bombalayan güvenlik güçlerine hem de özerklik fantezisiyle 7 bin gencin vahşice çukurlara gömülmesinde dahli olanlara çok yüksek perdeden sesini yükseltmiş, emekçi çocuklarının kurban edilmesine de karşı çıkmıştır.

Bu aralar ben de çok fazla şeyi gözden kaçırıyorum.

 

EN NAMUSLU

Adana Cumhuriyet Başsavcılığı, rüşvet soruşturması kapsamında aralarında görevden uzaklaştırılan CHP’li eski başkan Kadir Aydar’ın da bulunduğu 23 kişi hakkında gözaltı kararı çıkardı.

Bu karar neticesinde eski başkan Kadir Aydar ve diğer kişilerin evlerine baskın düzenlenip gözaltına alındılar.

Kadir Aydar o sırada çekim yapan kameralara şöyle seslendi:

“Bana bir Allah'ın kulu rüşvet veremez. Ben rüşvet almadım. Almam da. Ben en namuslu müteahhidim. Ben en namuslu belediye başkanıyım.”

“Kendini savunmuş” diyorsunuz; ama ben kelimelerin arasında gizlenmiş bir facia görüyorum.

Düşünebiliyor musunuz? “En namuslu müteahhit” bu ise halimiz çok kötü demek ki…

Peki ya son cümle…

“En namuslu belediye başkanı” kendisi imiş.

“Aynı sektördekiler birbirlerini daha iyi tanır” kabulünden yola çıkarsak bu memleket toptan raydan çıkmış, demek durumunda kalırız.

 

HEDEF RUSYA İMİŞ

Amerika’nın, Türkiye'nin Rusya’dan S-400 füze savunma sistemi alımı nedeniyle yaptırım kararının ardından, Çavuşoğlu, Pompeo ile CAATSA yaptırımları hakkında telefon görüşmesi gerçekleştirdi.

Pompeo görüşmede, yaptırımların hedefinin Rusya’nın önemli oranda gelir, erişim ve etki gücü elde etmesini önlemek olduğunu ve Türkiye ya da diğer herhangi bir ABD müttefiki veya ortağının askeri kabiliyetleri ya da muharebeye hazırlık düzeyine zarar verme niyeti taşımadığını iddia etti.

Yani koca Amerikan bakanı bula bula bu aptalca açıklamayı mı bulmuş?

Çavuşoğlu, Pompeo’ya sadece şu soruyu sorsaydı yeterdi herhalde: “İsmail Demir kim?”

Öyle ya Türkiye’nin savunma sanayiindeki en önemli ismine “yaptırım” uyguluyorsun ve ardından pişkince “hedef Rusya idi” diyorsun.

Düşünebiliyor musunuz, bir de bu adam yıllarca CIA’yı yönetmiş!

 

ANLAMIYORUM

-Bir profesörün İslami ahlak ve geleneğe tümüyle zıt üslubuna gösterilen tepkiye “düşünce hürriyeti” diyerek itiraz edenlerin, bir başka profesörün kanaatlerine saldırmalarını, üzerinde tepinmelerini…

-Her fırsatta dine ve dini değerlere saldıran ya da alay edenlerin “öldüklerinde cenazeleri camiye gelmesin” sözüne neden tepki gösterdiklerini…

-Siyasi kesimlerin “benim zalimim iyi, seninki kötü” noktasından “benim tacizcim iyi seninki kötü” noktasına gelmesini ve bunun tabanlarda hiç de garip karşılanmamasını…

- "Millet aç midesine sadece kuru ekmek giriyor" sözlerine, "O zaman aç değiller" karşılığını veren vekilin ortaya serilen kebap fişlerine bir açıklama getirememesini…

-Onca açıklama ve belgeye rağmen HÜDA PAR’ın Kürt meselesine dair hiçbir çabasının olmadığını ısrarla ortaya atanların ne ile beslendiklerini…