Siyaset arenasında Ümit Özdağ’ın partisinin İstanbul il Başkanı Buğra Kavuncu için kullandığı “FETÖ”cü suçlaması konuşuluyor. Birçok kişi bunu parti kurultayında seçilen yönetim kademesi içinde ismi olmadığı gerekçesine bağladı; ama mesele biraz daha derin.

Eğer mesele isminin yönetimde olmaması olsaydı asıl tepkinin Koray Aydın’a yönelik olması gerekiyordu; ama Özdağ, İstanbul il başkanını ve buna göz yumduğunu söylediği Akşener’i hedef aldı.

Ümit Özdağ ilginç bir isim.

Biz onu özellikle son zamanlarda mültecilerle ilgili ırkçı paylaşımlarından, tahrik edici ifadelerinden, yalan beyanlarından biliyoruz.

Bir ara “Suriyelilerin araçlarına ücretsiz vize muayenesi yapılıyor” iddiasında bulundu, Göç İdaresi hemen bunu yalanladı.

Suriyelilere bedava sağlık hizmeti verildiğinden, maaşa bağlandıklarından, milyonlarcasının vatandaşlığa alındığından söz etti ki, bunlar hemen yalanlandı; ama Özdağ yeni yalanlar peşinde koşmaktan vazgeçmedi.

Hatta bir ara sosyal medya bu iddiaları müthiş bir şekilde alaya aldı. Birkaç örneği buraya alalım.

Buyurun Ümit Özdağ’ın Suriyeliler yalanlarına ironik cevaplar:

“Yaz yağmurları sadece Suriyelileri serinletiyor.”

“Suriyeliler bütün max çubuklarında bedava çıkıyor.”

“Suriyeliler satılan sigara paketlerinde 21 sigara var”

“12 adayı Yunanistan’a Suriyeliler verdi”

“Suriyeliler durakta otobüs beklerken sigara yakınca, o sigara bitinceye kadar otobüs durağa yanaşmıyor.”

“Suriyelilerin kapalı çıkan Antep fıstıklarını devlet açıyor”

“Gerçekleri konuşmanın vakti geldi. Suriyelilerin kırdığı bütün yumurtalar çift sarılı”

“Suriyeli kediler on canlı.”

Neyse…

İroniyi bir tarafa bırakıp yazının başındaki “derin” kısma biraz değinelim.

Evet, babası 1960 darbecilerinden Muzaffer Özdağ olan Ümit Özdağ, gerçekten de derin bir adam.

Ergenekon davasında ismi “Veli Küçük’ün adamı” diye geçti; ama nedense diğer birçok kişi gibi cezaevine girmedi. Ergenekon Operasyonunu yapanlar mahkeme iddianamelerine de giren tapeleri kamuoyuyla paylaşarak Veli Küçük’ün Ümit Özdağ’ı MHP’de Devlet Bahçeli’nin yerine genel başkanlığa getirmek istediğini iddia ettiler.

Belki de bu, yollarının ayrılmasından dolayı bir tür intikam operasyonu idi. Öyle ya MHP’ye yakın bir gazeteci olan Yıldıray Çiçek, Ümit Özdağ’ın çıkardığı dergide Emre Uslu’ya yazı yazdıracak kadar bir dönem “FETÖ’ye yakın” biri olduğunu yazdı.

Ne olduysa sonra araları açıldı ve uzaklaştılar.

Özdağ, bir ara MHP’den ihraç edildi, sonra geri döndü.

MHP’de bölünme olup Meral Akşener ayrı parti kurunca Ümit Özdağ da “hakkında FETÖ iddiaları olan” bu partiye geçti ve hatta yönetici oldu.

İlginçtir ki, Emre Uslu, İYİ Parti kurulduğunda “Umudumuz Akşener” videoları bile çekti.

Ama Özdağ, ilişkileri çok karmaşık bir isim. Hakkında çok farklı iddia ve suçlamalar var.

MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın, İYİ Parti Milletvekili Ümit Özdağ’ın ABD ve israil’de hem Türkiye hem de Ülkücü Hareketin geleceğine dair kirli pazarlıklar yürüttüğünü açıkladı. Semih Yalçın, Oğul Özdağ’ın da babası gibi darbe sürecinde kader arkadaşlarını terk ettiğini ve 15 Temmuz ihaneti döneminde ortadan kaybolduğunu vurguladı. 

Semih Yalçın’ın söyledikleri bunlarla da sınırlı değil.

Yalçın, Özdağ’ın ABD ziyaretlerinde Yahudi kuruluşu JİNSA ile ve CIA’nın kuruluşlarından RAND şirketi ile olan görüşmelerinde ne konuştuğunu kamuoyuyla paylaşmadığını söyledi.

MHP genel başkan yardımcısı çok net bir soru sordu: “‘Ümit Özdağ, ASAM bütçesiyle gerçekleştirdiği israil gezilerinde Mescid-i Aksa’yı mı yoksa MOSSAD’ı mı ziyaret etmiştir.”

Farklı ve karanlık ilişkileri ile dikkat çekiyor Ümit Özdağ. Kamuoyu en son onu Libya’da hayatını kaybeden iki MİT görevlisinin isim ve rütbesini deşifre etmesiyle hatırlıyor. O olayda suçlanan ve yargılanan kişilerin içinde nedense Özdağ’ın ismi yoktu.

O yüzden Özdağ’ın bu hamlesini sadece “kişisel” olarak görmek yanıltıcı olacaktır.