Siyasette garip işler dönüyor.

Doğu Perinçek’in söylem, duruş ve ilişkilerinden söz etmek istiyorum.

Perinçek, kendini hükümetin “gayri resmi ortağı” gibi görüyor, hatta öyle bir söylemde de bulunuyor.

Oysa AK Parti ve MHP ile uzlaştığı tek nokta PKK ile mücadele…

Perinçek, Suriye konusunda Amerika’ya karşı; ama Rusya ve İran blokuna yakın. İktidar iki tarafa karşı da temkinli ve iki tarafa da güvenmiyor.

Perinçek Libya konusunda şunları söylüyor:  “Hükümetimizin Libya'ya asker gönderme girişimini Rusya, Suriye ve Mısır ile işbirliğiyle tamamlamasına yönelik çalışmalarla birlikte yürütmesini bekliyoruz.” Hükümet, Rusya’yı Libya’da gayri meşru olarak görüyor, Esad’ın halkına zulmeden bir katil olduğunu söylüyor, darbeci Sisi ile de, Sisi’nin destekçisi Suudi ve BAE ile de düşmanlık seviyesinde bir siyaset yürütüyor.

AK Parti ve MHP “Ayasofya açılsın” diyor, Perinçek buna karşı çıkıyor ve Bahçeli’ye aynen şunları söylüyor: “Devlet Bahçeli'yi uyarıyorum; kendisi hükümet ortağı ve sorumluluk makamındadır. Ayasofya üzerinden dünyaya meydan okuyamaz."

MHP milletvekili Cemal Enginyurt çok sert sözler sarf etti:  “Doğu Perinçek, Devlet Bahçeli'yi uyarıyorum demiş. Yine başladın provokasyon, kaos, bir yerlere çalışma işine Perinçek! Biz senin cemaüzevvelini biliriz, bulaşma bize, işine bak! Devlet Bahçeli, aklının zekatını verse sana 40 yıl yeter. Bas git! Başka kapıda oynaş!”

MHP genel başkan yardımcısı Semih Yalçın ise aleni olarak hakaret etti ve aşağıladı: “D.Perinçek denen müptezel CNN TÜRK’ de Devlet Bahçeli’yi uyarıyorum diyor.

Siyasi ederi 0,25’ olan bu şahsın…”

AK Parti’den Perinçek’in ne Suriye-Libya politikasına, ne Kemalizm üzerinden yaptığı tehditlere ciddi bir cevap veren yok! Aksine AK Parti’ye yakın televizyon kanalları neredeyse seyirciyi bıktıracak kadar Perinçek dolu programlar çektiler, çekiyorlar.

-Ya hükümet Perinçek üzerinden lazım olduğunda kullanılmak üzere “farklı bir opsiyonu” devrede tutmak istiyor.

-Ya da cevap vermeye değer görmüyor. 

Yani Öcalan’ın kendisine çiçek verdiği görüntüler için “Tarladan toplayıp verdi” diyerek işin içinden çıkmaya çalışan birine ne denebilir ki?

Bu arada şunu da öğrendik ki, PKK kampının içinde “çiçek tarlası” varmış.

**

Hamza Yerlikaya banka yönetim kuruluna atanınca alay edenler var.

Adam dünya şampiyonu bir güreşçi; ama aynı zamanda milletvekilliği, federasyon başkanlığı ve müşavirlik yapmış.

Partiler her zaman böyle popüler isimleri aday gösterir, halkın ilgisini çekmek isterler.

Amerika’da ikinci sınıf kovboy filmlerinin oyuncusu Reagen, başkan seçilmişti bir ara.

Zelensky, komedi filmleri oyuncusu, Maduro ise bir kamyon şoförü.

Erbakan, Demirel ve Özal mühendislik okumuşlardı.

Her işin ehline verilmesi elbette önemli; ama Yerlikaya hem milletvekilliği yaptı, komisyonlarda görev aldı, hem de bakan yardımcılığı yapıyor.

İnsafsızca eleştirenler için söylüyorum, dürüst ve adil değilsiniz.

Elbette bir bankanın yönetim kurulunda bir iktisatçının olması gerekir; ama mesela siz Türkücü Sabahat Akkiraz’ın milletvekilliğine, Zülfü Livaneli’nin Belediye başkanlığı adaylığına da “liyakat” gerekçesiyle itiraz ettiniz mi?

Maalesef “yönetim kurulu üyelikleri” birilerine makam tahsis etme, ekstra maaş kazandırma alanı halindedir ve bu “gelenek” mevcut hükümet tarafından da devam ettirilmektedir.

Ama işte eleştirenlerin durumu da “tencere dibin kara…” misali…

**

Merkezi Irak Kürdistan’ında olan Rudaw kanalı HDP Genel başkanı Mithat Sancar ile röportaj yapmak için girişimde bulunuyor. Mithat Sancar’ın basın danışmanı bu talebe  “Mithat Sancar’ın Kürt medyasına karşı hassasiyeti var, Kürt medyasına röportaj vermiyor” diye bir karşılık veriyor.

“Habertürk’te, CNN’de, NTV’de neden HDP yok?” diye itiraz edenler neden sesini çıkarmıyor?

Anladık “Kürt partisi” değilsiniz!

Hassasiyetinizi de iyi gösteriyorsunuz: Önceki eşbaşkanlarınız Türk, şimdikiler ise Arap.

Her şey tamam da “Kürt medyasına konuşmamak” da ne oluyor?

**

Donald Trump, “Test yapmayı durdurursak, koronavirüs vakaları azalacaktır” demiş.

Belki alakası yok; ama nedense aklıma “Şu mektepler olmasa maarifi ne güzel idare ederdim” sözü geldi.

**

“CHP belediyeleri tarih yazdı.”

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu demiş bunu.

Belediye belediyecilik yapar öyle değil mi?

Nasıl bir belediyecilik yaptılar da tarih yazdılar?

Ben diyecek bir şey bulamıyorum, yorum sizde.