Çoğu zaman söyleriz: Bu insanlar niçin bu kadar duyarsız? Niçin eski insanlar kadar samimi değildirler? Niçin eğilimleri yok? Sorular başını alıp gider… Konunun toplumsal yansımasına baktığımızda herkes birbirini tuhaflıkla suçlar, bu kadar ilme sahip olup insanların birbirini tuhaf karşılamasının psikolojideki karşılığı seçiciliktir.
Bu konularda o kadar çok yorum yapılır ki herkes kendi değerleri ya da kültürüyle ilgili örnekler üzerinde mutabakat sağlar. Niçin? Çünkü zihin radar gibidir, kendine uygun olanı seçer. Tıp literatüründe doku uyumu ya da uyuşmazlığı, Fıkıhta kendi mezhebine uygunluk, Sosyolojide intibak olarak yorumlanabilir.
Bir yere gittiğimizde alışveriş, yolculuk, çay ocağı olabilir. Bizi yansıtan cümleler konuşuluyorsa radarlar hemen devreye giriverir. Ne gibi? ‘`Bingöl`ün siyasetine Diyarbakır`ın Ticaretine, Elazığ`ın ibadetine akıl ermez.``Diyarbakır`ın ticaretini bilmem fakat Bingöl ve Elazığ`ı bildiğim için ilgimi çekmiştir. Bunu kendime dert edip öğrenmek için gayret sarf ettiğimde doğup büyüdüğüm (Palu) yerin ibadetine niçin akıl ermiyormuş diye dışarıdan bir çıkarsama yapmaya karar verdim.
Elazığ bölgesi özellikle Palu ilçesi evliyalar diyarı olduğundan siyasetten bahsedildiğinde büyüklerimiz konuyu değiştirir. Annen nasıl? Baban iyidir inşallah! deyip siyaseti sandıkta yaparlar. Fakat şeyh Ali SEPTİ` den ya da diğer evliyaların hayatlarından özellikle ibadi boyutlarından bahsedildiğinde saatlerce dinlenilir. Çaylar kahveler içilir kaç tane içildiğinin farkına varılmaz. Ezan okunduğunda kişilerin karakteri nasıl olursa olsun cemaatle namaz kılmaya gidilir. Bazen normal namaz, Cuma namazını andırabilir.
Namaz kılmayanlar bile ramazan ayının hürmetine şalvarını diktirir, caminin avlusuna ya da bahçesine seccadesini kilimini bırakır, Abdestini alır teravihi ful kılar. Sanatçı Fatih KISAPARMAK`ın dediği gibi aşkını seccadesine, kilimine dokur. Ramazan ayında esnaf olsun çay bahçelerinde olsun yemekler yapılır. Her yemek sofrasından buyurun kardeş denilince bazı arkadaşlarımız sizin yemek daha lezzetliymiş bir lokma da sizden alalım esprileri havada uçuşuverir. Muhabbetler genelde inanç eksenli olur.
Muhabbetlerin çay evlerinde yapılacağına inanıldığı için arkadaşlarımız ‘`isteyenler gelsin`` demeyip her hafta bir çay evinde muhabbet gerçekleştirir. Madem muhabbetler burada güzeldir. Hem her hafta bir çay evi kazanır hem de bizler muhabbetlerle birbirimizi kazanırız. Bu yaklaşımla bir genç kendisinden yaşça büyük biriyle muhabbet kurabiliyor, çok kısa bir sürede sosyalleşebiliyor. Böylesi gönül insanlarının bu yaklaşımlarını yıllarca anlatılan psikolojideki yaklaşımlar konusuna eklemek gerekir.
Bingöl`de ise velilerimizle görüştüğümüzde neden ‘`Bingöl`ün siyasetine akıl ermez ‘`sorusunu sorduğumuzda şöyle cevap verilir: Bizler siyaseti çok severiz. Televizyonda siyasetle ilgili bir program olsun sabaha kadar yatmaz dinleriz. Siyasetle ilgili bir miting olduğunda gidip heyecanla dinleriz. Siyaset o kadar çok konuşulur ki kişinin mezuniyetine bakılmaz. Şu çay bahçelerinde siyasetle ilgili konuşanların ‘`ileri demokrasi``den bahsedenlerin çoğu ya okumamış ya da ilköğretim mezunudur.
Demek ki bir şeyi sevmek ya da sevdirmek çok önemli olsa gerek.
Selam ve dua ile…