Günümüzde en çok karıştırılan konulardan biri temel konulardır. Özellikle öğrenciler arasında en çok karıştırılan konulardan biri iman konusudur. Meseleyi değerler ve psikolojik açıdan ele almada fayda görüyorum. İman, dil ile ikrar, kalp ile tasdik, pratikte uygulamadır. Konuya bütüncül açıdan baktığımızda ilahi buyrukların hepsine iman etmek gerekir. İman ederken de farklı perspektifleri unutmayalım.

İmam Gazali bu konuda her tasdik teslimiyettir fakat her teslimiyet tasdik değildir. Bu bağlamda yaradan Hucurat süresinde bedeviler ‘`iman ettik`` dediler. De ki: ``iman etmediniz.(Öyle ise,``iman ettik`` demeyin.) ‘`Fakat boyun eğdik``deyin. Henüz iman kalplerinize girmedi. Eğer Allah`a ve peygamberine itaat ederseniz, yaptıklarınızdan hiçbir şeyi eksiltmez. Allah çok bağışlayandır, çok merhametlidir.``

Öyle anlaşılıyor ki insanoğlu meseleleri kendi bilgisine göre algılar ve yorumlar. Oysaki hakikat penceresinden bakıldığında tanımlamaların eksik olduğu açıktır. Geçmişte yanlış algılar çeşitli dönütlerle düzeltilmiştir. Dönütlerin bildirilme şekline bakıldığında iman esas alınmıştır. Kimine çok hızlı düzeltme gelirken (Bedeviler) gibi, kimilerinin de olgunlukları dikkate alınıp basit ihmallerinden dolayı dönütleri uzun sürmüştür.

Ne gibi?

Allah Teâlâ Tebük seferine basit ihmallerinden dolayı katılamayan üç sahabenin halini ve affedilmelerini şöyle bildirir:`` Ve savaştan geri kalan o üç kişinin tövbesini de kabul etti. Bütün genişliğine rağmen yeryüzünün kendilerine dar geldiği, ruhları son derece sıkıldığı, Allah`tan başka bir sığınak olmadıklarını anladıkları zaman tövbe etsinler diye, Alla onları bağışlamıştı. Şüphesiz ki Allah, tövbeleri çok kabul eden ve çok merhametli olandır.``(Tevbe,9/118)

Dönütün bildirildiği kadar bildirende önemlidir. Bildirenin kişisel özellikleri, üslubunun güzelliği, psikolojik yaklaşımı mesajın kalplerde tesirine vesile olacaktır. Dikkat edersek Peygamberler kendi yakınlarını ikaz ederlerken aynı zamanda insan olma vasıflarıyla yakınlarıyla birlikte ikaz edilmişlerdir.

Nasıl?

Yoksa siz sizden önce gelip geçenlerin başına gelenler, sizin başınıza gelmeden cennete girivereceğinizi mi sandınız?  Başlarına öyle yoksulluk ve sıkıntı geldi ki, öyle sarsıldılar ki, nihayet peygamber ve beraberindeki müminler :``Allah`ın yardımı ne zaman?`` demişlerdi. Biliniz ki Allah`ın yardımı çok yakındır.(Bakara 214)

Meseleye psikolojik açıdan bakıldığında müminler çalışmalarından dolayı bir ücret talep etmeseler de bir beklentilerinin (cennete giriverecekleri) olduğunu kalplerinden geçirebiliyorlar. Beklentiler düşünülürken kendilerinden öncekilerin çeşitli sıkıntıları hatırlatılıp yardımın adresi işaret ediliyor.

Nedir işaret?  (Allahım!) yalnız sana ibadet ederiz ve yalnız senden yardım dileriz. Bize doğru yolu göster. Kendilerine lütuf ve ikramda bulunduğun kimselerin yolunu; gazaba uğramışların ve sapmışların yolunu değil!

Bu yaklaşıma bakıldığında sapkınların yolundan endişe edilerek güçlü bir şekilde doğru yola iletilme temennisi vardır. Bu tür endişelerden kurtulmak istiyorsak içine düştüğümüz hataların farkına varıp emir edilen özelliklere kulak vermeliyiz.

Nedir uyulması gerekenler?

‘`Öyleyse yalnız beni anın ki bende sizi anayım. Bana şükür edin, sakın nankörlük etmeyin.(Bakara 152)

Selam ve dua ile…