“Kâbe`nin tamiri esnasında sıra mübarek Hacer-ül Esved taşını yerine koymağa gelince Kureyş kabîleleri arasında sert bir tartışma ve çekişme başladı. Bu arada, Ebû Ümeyye şöyle bir teklifte bulundu: “Sabahleyin Safâ Kapısından ilk gelen zât, bu işte hakem olsun. “ Bu teklifi yerinde buldular ve kabul ettiler. Sabah Safâ Kapısından ilk girenin Hz.Muhammed (S.A.V) olduğu görüldü. O`nu görünce herkes sevindi. O`na durumu anlattılar. “Seni hakem kabul ettik yâ Ebe`l-Kâsım.” dediler. Allah`ın sevgilisi gülümsedi,” Haydi bana bir elbise, bir örtü getirin.” dedi
Örtü geldi. Onu yaydı, serdi. Hacer-ül Esved`i örtünün üzerine koydu. Her kabileden birer temsilci seçmelerini istedi. Seçtiler. Onlara, örtünün kenarlarından tutarak hep beraber yerine konmak üzere kaldırmalarını buyurdu. Kaldırdılar. Sonra da elleriyle Hacer`ül Esved`i örtünün içinden alıp yerine koydular. Böylece, büyük bir ihtilafın önlenmiş olmasından, herkes memnun, kaldı.
Konumuzu güncellediğimizde insanlar seçimlerini yaparlarken duygusal mı, mantıksal mı davranmalı ya da hangi durumlarda duygusal hangi durumlarda mantıksal davranış sergilemeli? Toplumun kanayan yarasına azda olsa merhem olmak ümidiyle bu sorulara cevap vermeye çalışacağız.
İnsanın elbise seçerken duygusal davranıp rengini farklı seçmek herkesçe normal karşılanabilir. Fakat takva elbisesini göz ardı edip geleceğimizi etkileyen; ekonomide, siyasette, arkadaş seçimimizde duygusal davranmak anormal bir davranıştır. Çünkü bunlar insanın hayatını etkileyen ciddi unsurlardır. Unutmayalım ki hayat bir defa seyredilen bir filmdir. Bir sahnesini kaçırırsak geri sararak izleme şansımız olmaz.
Yaşadığımız hayatın büyük bir kısmını kendimiz seçtiğimiz için özgür iradeyle yaratılmış varlıklar olarak neyi seçtiğimiz, hangi yoldan gittiğimiz, düşüncelerimizde büyüttüklerimiz, görmezden geldiklerimiz tamamen zihinsel dünyamızla alakalıdır.
Seçtiklerimizden biri de arkadaşlarımızdır. Arkadaş seçerken ideolojik değil karakterli arkadaşlar seçmeliyiz. Mantıklı düşünerek karar vermeliyiz. Düşünmeden karar verenler sonradan düşünmeye mahkûm olacaklarını unutmayalım.
Pratikleri göz önüne aldığımızda, Hz. Ali (R.A.) şöyle diyor; “Ahmak ve cahil ile arkadaşlık etme! Ondan kendini koru. Nice ahmaklar var ki, arkadaş oldukları kimseleri helak ederler. Gerçek arkadaşın, daima yanında bulunan ve sana yararlı olabilmek için zarara katlanabilen, felaket ve musibetlerle karşılaştığı zaman, ne pahasına olursa olsun yardımına koşandır.”
Dikkat edilecek hususlardan diğeri ise seçeceğimiz kimsenin dindar olmasıdır. Çünkü akıllı olmak ile dindar olmak birbirini etkileyen unsurlardır. Hz. Ömer (R.A) ise bu konuda şöyle izah ediyor; “Sadık kardeşler bul ve onlar arasında yaşa. Dürüst ve samimi arkadaşlar genişlikte süs ve ziynet; darlıkta yedek sermayedir. Dostunun sana düşen işini güzel bir şekilde gör ki, lüzumunda sana daha güzeli ile mukabelede bulunsun. Düşmanından uzaklaş, her dosta bel bağlama, ancak emin olanları seç. Emin olanlar Allah-ü Teâlâ`dan korkanlardır.”
Selam ve dua ile…