Hegel, kendi düşüncelerini izah ederken epistemolojisini diyalektik üzerine kurar. Diyalektik denilince zıtlıkların çatışmasını hep vurgulamak ister. Aynı zamanda zıt olan, tezat olandan bir gelişmenin olabileceğini söyler.

Konuyu güncellersek bugün mazlum insanların kanı üzerinden bir kazanç elde edenlere boykot uygulayarak bir gelişme yakalayabiliriz. Onların çıkardığı bütün ürünleri boykot ederek tersi bir yönde bir gelişim sağlayıp bu yönde bir ivme yakalayabiliriz. Ramazan ayında namaz kılıp, oruç tutup, iftarda coca cola içerek zıt ya da çelişkili bir davranış sergileyebiliriz. Bu çelişkiden bir gelişme doğmaz tam tersine bir gerileme olur, bizi daha da geriye götürür.

Böyle davranarak iyilik değil, kötülük yapmış oluruz. İnsanların evi yıkılsın, çocukları öldürülsün suyu elektriği kesilsin her türlü gıdası ellerinden alınarak yabani otlara muhtaç edilsin sürekli evlerine bombalar düşsün ve bizler ters yönde davranarak onların bütün ürünlerini alarak bir gelişme bekleyelim. Bu rasyonel olarak izah edilecek bir durum olur mu?

Aynı apartmanda oturalım kimse kimseyi sormasın kimse yaptığı bir çorbayı komşusuna götürmesin. Komşumuzun bir taziyesi olduğunda komşumuzu gözetmeden maç seyretmeye gidelim, pikniğe gidelim, her türlü eğlendirici oyunlar oynayarak gülüp eğlenelim bu diyalektikten bir gelişme bir medeniyet doğar mı?

Medeniyet, ince düşünmektir komşuyu gözetmektir onun taziyesi olduğunda taziyesine eşlik etmek, düğünü olduğunda düğününe eşlik etmektir. Yaptığımız bir tas çorbayı komşumuza götürmek ondan emin olmak ve onun bizden emin olması ise asıl medeniyettir. Yaptığımız bir tabak yemeğin cimriliğine karşın cömert davranmak bir diyalektiktir hem de içsel bir diyalektiktir.

Kendi egolarımıza karşın toplumsal faydayı düşünerek paylaşımcı bir ruhu yakalamak ya da kendi nefsimiz için istediğimiz bir şeyi kardeşimiz için istemek bir diyalektiktir. Ancak böyle zıt ve tersi yönde davranarak kendi kişisel gelişimimizi ve sosyal yöndeki gelişimimizi elde edebiliriz. Bu yöndeki davranışımızın temelinde kendimizden daha çok toplumsal fayda ön plandadır. Toplumun faydasını düşünerek katkı sağlayabiliriz.

İnsanlar bir yerde zulüm görüyorsa bu şiddet ve baskıyı görmezden gelip tersi yönde hareket etmek her ne kadar zıt bir anlayış gibi görünse de bireysel fayda ön planda olduğu için bu diyalektik olmaz. Çünkü bu temelden sağlam bir bina inşa olmaz. Görmeyerek duymayarak anlamayarak empati kurmayarak gelişmeye katkı sağlayamayız.

Cesur olmamız gereken yerde korkak hareket ederek, cömert olmamız gereken yerde cimri davranarak, zihinsel gelişimlere katkı sunamayız tam tersine zihinsel motivasyonları körelterek medeni cesaretleri kırmış oluruz. Bazen zıt yönde öyle cesur adımlar atmalıyız ki attığımız adımlar bir netice getirebilsin.

Ortada insanlığı yakan bir ateş varsa o ateşin sönmesi için tazyikli suyu kullanıp ateşi söndürebiliyorsak diyalektik yapmış oluruz.

Selam ve dua ile…