Günlük hayatta okurken ya da Muhabbet ederken bir şeyleri yakalama peşinde oluruz. Buna işitsel zihinsel ya da görsel de diyebiliriz. Bu konularda herkesin seçiciliği farklı olduğu gibi benim de herkes gibi seçiciliğim farklıdır. Bendeki seçicilik; doğallık, pratik ve samimiyettir.

Benim için kişinin anahtar cümleleri, vermek istediği mesaj ve yaşantısına yansıması çok önemlidir. Benim karakterimde bana yakınlığı ve uzaklığı çok önemli değildir, isterse düşmanım olsun ben bu kriterleri ölçü olarak alırım. Belki de çoğumuz duymuşuzdur adamın inanç biçimi bizim gibi değil fakat hak hukuk noktasında bizden iyidir.

Çoğunlukla solcu geçinen çevremle muhabbet ederken “sizin gazetede yazan külahlı bir adam var”, “Eeee” diyorum. “Adama helal olsun, adam Türk; fakat Kürtlerden daha çok Kürtlerin hakkını savunuyor, nerde bir haksızlık görse çekinmeden korkmadan yazıyor, konuşuyor vallahi helal olsun o abiye.”

İşte ben bu tür anahtar cümleleri duyunca mutluluk hormonlarım artıyor “Evet evet o bizim çok saygı duyduğumuz Mehmet hocamızdır. Çok doğal çok samimi ve inancına uygun yaşayan bir hocamızdır. Herkesin Müslümanları çok kötü eleştirdiği bu dönemde Mehmet hocamız üzerinden tebrikler almak gayet güzel bir duygudur. Onun samimiyetinden bahsedilmesi, onun sakalından takkesinden bahsedilmesi ne kadar güzel ve gurur verici değil mi? Özelde Mehmet hocamızdan bahsedilmişken biz de kendisini bir kez daha tebrik edip hocamızın ellerinden öpüyoruz.

Küresel anlamda oynanan oyunlar, hep İslamofobi düşüncesinin her tarafa yayılma çalışmaları, Avrupa’da bu anlamda kışkırtmalar ve neticesinde bazı Müslüman geçinenlerin hal ve hareketleri, gerçekten bizi derinden üzmüş, nasıl bu işin içinden Rabbimiz bizi çıkarır diye dua ederken çoğu zaman umutsuzluğa kapılmış her zaman bir umut arıyorduk. “Vallahi biz öyle değiliz, Müslümanların kitabı böyle demiyor, bu tür davranışları tasvip etmiyor, peygamberler öyle yapmamış, sahabeler öyle yapmamış, bireysel hatalar olmuştur, inanın ki sizin düşündüğünüz gibi değildir” diye hep haykırmak istiyorduk. İçimizde hep bir ukde olarak kalmıştı.

Bu defa maskeli bir adam çıktı ve bütün maskeleri düşürdü. Yiğit, kahraman, samimi, doğal, pratik ve yerine göre çok kibar. Öyle kibar ki öyle umut ve sevgi dolu ki ondan ayrılanlar en ufak bir fırsatta ona koşuyor. Onun safında olanların eli kopuyor bacağı kopuyor çocuğu elinde şehit oluyor ne bağırma ne çağırma son kez çocuğuyla fotoğraf çekip çocuğunu mezara koyabiliyor. Hatta elindeki esirlere o kadar şefkat gösterip çocuğun saçını taramalar yanağını öpmeler Allah’ım sana şükürler olsun diyorum.

Demek ki bir çiçekle bahar gelmese de her bahar bir çiçekle gelebiliyormuş.

 

 

Selam ve dua ile…