Ülkemizde sınava hazırlanan öğrenci kitlesine baktığımızda bir hayli fazla, milyonları aştığını söyleyebilirim. Tüm düzeylerde sınava hazırlanan sayı belki de birçok ülkenin nüfusundan daha fazladır. Eğitime bu kadar değer verdiğimizi söyleyip benimsediğimiz halde neden bu kadar yığılma?

Ekonomik nedenler, politik nedenler, siyasi nedenler…

Eğitime ayrılan bütçe neticesinde ortaya çıkan atanamama problemi başlı başına bir sorundur. Aslında bu sorunun temeline indiğimizde her hükümetin kendi ideolojisine yakın atamalar yapması genel bir sorun olarak tanımlanabilir. İhtiyaçlara göre bir düzenleme yapılması, mezuniyete göre bir sıralama yapılması kanaatimce daha doğru bir yaklaşım olacaktır.

Birçok öğrenci yıllardır mezun olmuş, nerdeyse dede olacak daha da atanamamıştır. Kazandığı bölümle muhatap olduğu soru sayısı, farklı alanlardan farklı sorulara mecbur bırakılması ayrı bir sorun değil mi? Bu tarzdaki öğrenciler bu kadar acı çekeceğini bilseydi belki de ilk kazandığında bu kadar mutluluk yaşamayacaktı.

Yirmi yılı aşkın bir zaman uğraş git bir kahvede çok cüzi bir paraya çalış ve hiç okul okumayan biri gelsin sana çok kaba davransın ne kadar doğru? Bu sorunlardan dolayı şahit olduğumuz binlerce insan memleketi terk edip bir maceraya girdi. Çoluk çocuğunu evini barkını bırakıp gitti. Reklamlarda bile bu insanlar alay konusu olmaya başladı. “En az üniversite mezunu” Bu ibare birçok insanı derinden yaralamış ve üzmüştür.

Sınava hazırlanan öğrencilere bakıyoruz ne istediğini tam olarak bilmeyen şaşkın halde bir öğrenci kitlesi, karşılığı olmayan bir durumun neler getirebileceğini kestiremeyen bir kitle. Bunları motive etmek bir hayli zor. Bu insanlara sadece telefon almak için fon oluşturmak seçim kampanyasından başka bir şey değildir.

“Gelin eğitimi beraber dizayn edelim, bu yükü beraber kaldıralım” açıklamaları neticesinde binlerce özel okul açıldı ve binlercesi kapandı. Memleketin eğitim sorunlarını hafifletmek adına her türlü destek verildi. Fakat sadece özel meslek liselerine bütçe ayrılıp bölge farkı gözetmeksizin hiçbir özel okula destek verilmemesi bir haksızlık değil mi? Pandemi yemiş, deprem görmüş illerde en azından bir destek verilmeliydi.

Hükümetin belki de binlerce sorunla muhatap olması, ekonomik sıkıntıların ülkeyi etkilemesi ciddi bir durum fakat bu kadar danışmanın bu sorunları hiç görmemesi de ciddi bir sorun değil mi? Birileri eğlencelerde zevkine tabak kırarken diğer insanların evine ekmek götürememesi tabloyu daha net ortaya koymuyor mu? Bu kadar sıkıntının içinde her şeyi tam olarak isterken karşıyı dikkate almayıp sorunlarını dinlemeyip bir çözüm üretmezsen konuşulanlar hava da kalmaz mı?

Eğitimle düzelir aileler,  çocuklar, yarınlar. Eğitimle gelir baharlar çiçekler… Bu kadar sıkıntıya rağmen hep üşüyüp karın altında kalıyorsak bizlerden de kardelen olmayı kimse beklemesin. Şu eğitime bir el atılmalı diye düşünüyorum.

Selam ve dua ile…