Sınav sonuçları açıklanmaya başladı. Üzülenler, sevinenler hatta gözyaşı dökenlere şahit oluyoruz. Çok çalışıp beklentisi yüksek olanların daha fazla üzülmesi, insan olarak insanı daha fazla derinden üzebiliyor. Maalesef sınavların böyle bir yönü var.

Sınav sonuçlarından sonra özellikle öğrencilerin ve velilerin tutum ve davranışlarına baktığımızda üzüntüyle beraber haliyle sorular yoğunlaşabiliyor. Hocam; bu puanla öğrencimiz şu okula bu okula yerleşebilir mi? Çocuk şu soruyu yanlış yapmasaydı ya da şu soruyu boş bıraksaydı daha farklı olurdu. Hem soru sormalar, hem kendi kendine cevaplamalar…

Bu söylem ve davranış boyutuna baktığımızda kaygı, stres, heyecan sadece sınav öncesi ve sınav esnasında olmuyor, sınav sonrasında da olabilir hatta hayatın belirli dönemlerinde olabilecek bir durumdur. Zaten sosyal yaşam içinde bunlar olmazsa hayat olmaz. İnsan olduğumuz için de bu tür yaşanmışlıklar imtihan dünyasının olmazsa olmazlarındandır.

Haytamız boyunca arzulanan ile hedeflenen hiçbir zaman tam gerçekleşmez, mümkün de değildir. Bir düşünürün söylemiyle burası cennet değil ki her istediğimiz gerçekleşsin. Bizler yaşadığımız müddetçe imtihanımız devam ediyor, edecektir. Bu düşünceden yola çıkarak her türlü açıklamalara alışkın olmak gerekir. Sonuçları bu saatten sonra değiştiremeyeceğimize göre mantıklı olan başarı dilimimize göre iyi bir lise ya da üniversiteyi tercih etmektir.

Neden iyi?

İyi bir lise, iyi bir üniversiteden kastımız; daha avantajlı olmalarından kaynaklanmasıdır. Şehrin yapısı, üniversitenin geçmişi, ders veren hocaları, birden fazla diplomaya sahip olma olasılığı şehrin tarihi dokusu, güzelliği, uluslararası bağlantısı belirli faktörlerdendir.

Her zaman iyi bir başlangıç bir adım önde olmanın işaretidir. Yıllardır eğitimle uğraşıyoruz. Sayısız öğrenci ile görüşüyoruz. Sınavların analizini yaptığımızda mesleki liselerin alt yapısının daha zayıf olduğunu çok net görebiliyoruz. Mesleki liselerin yapısında daha çok mesleği aşılama ve bu yönde öğrencilerin gelişimini sağlamaya yönelik hedefler olduğu için yükseköğretim sınavında bu öğrencilerden tıp beklemek de doğru bir yaklaşım olmaz. Hedeflenen ile arzulanın tam olarak gerçekleşmediği yer mesleki liselerdir.

Öğrenciyi meslek öğrenmesi için kayıt ediyorsun son sınıfa geldiğinde yenilenebilir enerjiden dişe, tıpa göndermeye çalışıyorsun. Böyle bir mantık ancak bizde olabilir. Fen lisesi öğrencilerin çoğuna baktığımızda diş, tıp kazanan öğrenciler. Bu öğrenci liseyi seçerken zaten o mantıkla tercih etmiştir. Mesleki liseleri bu okullarla kıyaslamak zaten başlı başına bir hatadır. Çünkü format farklıdır. Okul, üniversite farkı mutlaka olur, olmuştur. Bu bir realitedir.

Bütün öğrenci kardeşlerime değerli velilerime şunu söyleyebilirim; İstenilen hedefler gerçekleşmediğinde kendimizi formatlayıp yeni hedefler belirlemeliyiz. Ya normal bir liseye gönderip takviye dersler aldıracağız ya da kişisel gelişim kurslarına gönderip zayıf derslerini güçlendirmek zorundayız. Bu çalışmaya fen lisesine giden öğrencilerin çoğu katılıyorsa doğru mantık böyle olsa gerek. Yıllar boyu yapamadığımızı gelişim kurslarında hocaların pratikliği ve tecrübesiyle yapabiliriz.

Selam ve dua ile…