Her yıl sınavlar hakkında çok şey yazılır, çizilir. Bu yılki sınavlara baktığımızda matematiğin çok farklı formattan oluştuğunu hepimiz müşahede ettik. Özellikle soruların çok zaman alması hem öğrenciler hem eğitimciler tarafından eleştiri konusu oldu. Öğrencilerin iki yıl içinde çok farklı musibetlerle karşılaşması ya da bu musibetleri düşünerek öğrenci seçme yerleştirme merkezinin ya da milli eğitim bakanlığının hazırlayacağı sınavların kolay olacağını düşünmesi bir hayal kırıklığı oldu.

Öğrenciler, “bu kadar sıkıntı yaşayan bir kitleye her halde rahat sorular sorulur” Sınavı hazırlayan merkezlerin ise “bazı derslerin zor sorulması gerekir ki sınavın bir anlamı olsun” anlayışı belki de birbiriyle örtüşmeyen bir anlayış olsa gerek.

Bu bakış açısından hareketle yola çıkarsak tarihi deneyimimiz bize şöyle uyarılarda bulunmuştur. “Tedbir bizden takdir Allahtan” ya da halk diliyle “eşeğinizi sağlam kazığa bağlayın.” Rehberlik servisinin anlayışına baktığımızda her türlü soruların çözülmesi gerektiğini, özellikle yeni nesil sorularının ziyadesiyle çözülmesinin sık sık vurgulanması kanaatimce çok önemliydi.

Sınavın mahiyetini bilen bilinçli velilerin ya da eğitimcilerin böyle bir tabloyu beklediğini söyleyebilirim. Matematik sorularının bir kısmının farklı ve zor olması her zamanki gibi alışılagelmiş bir durumdu. Bunu ilk defa görmüş gibi düşünmek böyle bir psikoloji geliştirmek çok da doğru olmayan bir yaklaşım.

Sınavın zorluk derecesine bakarak üzülmek, ağlamak bir şeyi değiştirmez. Zorsa herkese zordur. Yıllar önce bir öğrencimiz matematik testinin elli sorusundan on dokuz net yapmıştı ve tıp fakültesini kazanmıştı demek ki sende az net yaparak güzel bir yer kazanabilirsin. Burda düşünülmesi gereken durum soruların zorluk derecesinden ziyade öğrencilerin hangi testi ne kadar yaptığıdır. Eğer herkes yapamamışsa daha düşük puanlarla daha güzel yerlere gitme imkânı olabilir. Üzülmemize gerek yok. Daha önceki yıllarda da böyle olmadı mı? Standart sapmanın devreye girmesi zaten bu sorunları çözecektir.

Soruların farklı ve zor sorulması gerekiyor muydu? Tartışılır. Kanaatimce zor sorulması bu zor süreçte öğrencilerin psikolojisini ciddi etkilese de tembelleşen öğrenciler ve eğitimciler için soğuk bir duş etkisi yarattı. Sürekli sağlıktan dem vurup eğitime gönül vermeyen eğitimcilerin de bu sorular karşısında afallaması üzerinde düşünülmesi gereken bir durumdur.

Kendini yenilemeyen sürekli öğrenciyi veliyi geçiştiren bir anlayış bu sınavla iflas etti. Her şeyi bildiğini varsayan öğrenciler, veliler bu sınavla bir kez daha yanıldı. İşin ehli olan eğitimcileri konuşturmayan her fırsatta kendi çocuğunun çok iyi olduğunu söyleyen kendilerinin eğitimci olmasalar da eğitimden çok iyi anladıklarını söyleyen anlayışlar iflas etti. Her fırsatta idarenin rehberliğin işine karışan veliler ve öğretmenler her türlü yanıldı.

Demem odur ki memlekette herkes her şeyi biliyor. Bilmiyorsun kardeşim. Âlimin işine karışıyorsun, hâkimin işine karışıyorsun, hakemin işine karışıyorsun! Eğitimi, siyaseti, ekonomiyi sporu her şeyi en iyi sen biliyorsun bi sus be kardeşim işine bak!

Selam ve dua ile…