Ekonomik sıkıntılardan sonra yapılan muhabbetlere baktığımda öne çıkan düşüncelerin ortak merkezinin ‘’iyi niyet’’ üzerine olduğunu müşahede ettim. İyi niyetle ilgili düşüncelere baktığımızda ‘’iyi niyetli olursanız çok nasihat dinlersiniz ya da ne yaptıysam iyi niyetimden yaptım’’ gibi cümleler başını alıp gider.

Bu kavramla ilgili çok şey yazıldı çizildi söylendi hatta söylenmeye devam ediliyor. İyi niyet, bir masumluğu ifade ederken aynı zamanda bir mağduriyeti de beraberinde getirmiştir. Bu mağduriyeti maddi veya manevi şekilde değerlendirebiliriz. Dante ’’cehenneme giden yollar iyi niyet taşlarıyla döşelidir.’’ Bu adam böyle dedi diye ne yapacağız kötü niyetli mi olacağız?

Bütün bu açıklamalardan sonra mantıksal bir çıkarım yaptığımızda yine de amellerin en iyisi iyi niyettir. Allah, iyi niyetimize ve kalplerimize baktığı için kolay kolay kenara itilecek bir kavram değildir. Benim naçizane fikrim iyi niyetli olmaya devam etmekten başka çaremiz yoktur. Biz iyi niyetli olduktan sonra rabbim; hiç tahmin etmediğimiz yerden bizleri rızıklandırdığı gibi hiç beklemediğimiz sıkıntılarımızı da giderebilir.

Biz, yine her koşulda iyi niyetli olalım. Varsın insanlar bize kötü niyet beslesin varsın yalan iftira atsın biz yine de iyi niyetimizden vazgeçmeyelim. Allah, bize böyle bir kalp vermişse oturup şükür etmemiz lazım. Efendimizi (a.s) düşünelim kendisine zulüm edenleri affetmedi mi? Gerektiğinde karnına taş bağlamadı mı? Kardeşleri doysun diye boş tabağa kaşık sallanmadı mı? Bu örnekleri düşünerek geniş ve etraflıca tefekkür etmek lazım.

İyi niyetin bir ölçüsü olmalı mı?

Tarihsel süreçlere baktığımızda iyi niyetle ilgili üç çıkarım yapabiliriz. Birincisi bireysel iyi niyet. Bu bakış açısı Hz. Ebubekir’in iyi niyetidir. Hz. Ebubekir inancı ve insanlık adına bütün iyi niyetini ortaya koyarak malını mülkünü bu uğurda feda etmiştir. Bu tutum ve davranışını karşılık beklemeksizin yaptığı için Allah da bunun karşılığında kendisini cennetle müjdelemiştir.

Hz. Osman bütün iyi niyetini ortaya koyarak hurma bahçelerini infak etmiş, insanlar susuz kaldığında su kuyularını satın alarak her türlü iyi niyetini göstermiştir. Allah da buna karşılık kendisine cennetle müjdelemiş, kendisini Peygamber Efendimize (a.s)  damat olma şerefini nasip etmiştir.

İkinci bakış, sosyolojik ya da yönetimsel bir bakıştır. Buradaki iyi niyet şekli çok önemlidir. Buradaki iyi niyet haksızlığa ve adaletsizliğe sebebiyet verebildiği için çok daha fazla dikkat edilmesi gerekir. İnce elenip sık dokunulması gereken bir durumdur.

Üçüncüsü toplumun yöneticilere karşı göstereceği iyi niyettir. Toplumdaki bireylerin, yöneticilerin bütün yaptıklarını bilmeden ya da bilerek kötü niyetli yorumlamaları hiçbir zaman doğru bir yaklaşım değildir. Burada gösterilmesi gereken tavır ve tutum iyi niyetli olup sabır göstermektir. Böyle düşünüldüğünde Allah, hiç beklemediğimiz yöneticileri vesile kıldığı gibi ya da yöneticilerin eksikliklerini kendilerine gösterip bir düzeltme yolunu açabilir. Rabbim iyi niyetimizi insanlara, insanlığa faydalı kılsın kötü niyetlileri de iyiye yöneltsin.

Selam ve dua ile…