Varlık âleminin ilk nedeni olan Yaradan, her şeyi yaratmış bizlerin hizmetine sunmuştur. Bizlerin de bu yaratıklarına bakarak her daim şükür etmemiz gerekir. Nimetler noktasında böyle düşünürken zaman, mekân, gece, gündüz veya günler noktasında ayrıca düşünüp bu fırsatları değerlendirebilmeliyiz. Her ne kadar bazı günler veya geceler olumsuz izah edilse de insanlara olumlu çağrışım yaptığı için faydalı bir durum olduğunu söylemekte fayda görüyorum.

İnsanların kendi durumlarını gözden geçirmeleri, eksikliklerini hatırlaması ve bu eksiklerden ders çıkarmaları vicdani açıdan bir erdemdir. İnsanın kendi hatasını kabul etmesi, kendini formatlaması hem bireysel hem sosyal anlamda olumlu bir adımdır.

İnsan değişen, dönüşen bir varlık olduğu için insanları hep aynı kalıpta görmek değişme özelliğini dikkate almayıp hep eski saiklerle değerlendirmek doğru bir yaklaşım olmasa gerek. Davranış psikolojisinden hareketle bir yorumlama yaparsak; tarihte birçok insanın düşünsel ve davranışsal olarak değiştiğine şahit oluyoruz. Hz. Ebubekir, Hz. Ömer, Halit Bin Velid…

Yaradan, bazı günleri veya geceleri bazıları için hidayet vesilesi kılabilir. Daha önce birileri için kıldığı gibi. Bu pencereden bakmamız gerekirken düz mantıkla hareket edip bazı insanları küçümseyip onlara hidayeti yakıştırmamak aslında bize yakışmayan bir tutum. Çok hızlı değişebilen insanoğlunu dikkate aldığımızda kimsenin ayaklarının sabit yere basmadığını tasavvur edebiliriz.

Eskiden insanlar ayaklarını sabit kılabilirken bugünkü zeminde bunu sabitlemek oldukça güç. Bu yüzden olmalı ki  “Allah’ım ayaklarımızı sabit kıl.” diyoruz. Demek ki değerlendirme yaparken zamanı, mekânı, şartları düşünerek değerlendirme yapabilmeliyiz. Kendimizi önceleyerek değerlendirmek en mantıklı değerlendirme olsa gerek. Ne kadar sağlam olursak olalım her zaman eleştirdiğimiz insanların durumuna düşebileceğimizi unutmayalım. Sadece kendimizi düşünerek diğer insanları düşünmemek onlara vesile olmamak değer ve inançla bağdaşmayan bir durum.

Toplumsal vesileyi bir kenara bırakıp sadece bireyci düşünmek egoizmden başka bir şey değildir. Paylaşımı bırakıp kendi menfaatimizi düşünmek manaya zarar verir. Sürekli insanları eleştirmek bazı gecelerde insanların yaptıkları ibadetleri küçümsemek, kaba bir üslupla keskin çizgiler çizmek doğru bir davranış olmasa gerek. Tarihi ve güncel örnekler bize göstermiştir ki insanlar fırsatlar veya vesileler buldukça değişebilir. Müslüman olarak çıkılan bir yolda gayrimüslim olarak dönülebiliyorsa gayrimüslim olarak çıkılan bir yolda Müslim olarak dönülebilir.

Bu kadar hızlı değişim imkânları olan bir zamanda ya da bir toplumda yapılması gereken en güzel şey az konuşmak ya da hayrı konuşmak, bu da bizlerin faydasına olacaktır. Hem kendimize hem başaklarına dua etmek, dua ettiğimiz Yaratıcı’ya karşı kulluk vazifemizi yapmak, her türlü faydamızadır. Kendi ayaklarımıza sıkmayıp ayaklarımızın sabit kalmasını istiyorsak sürekli hayrı düşünüp hayırlı işler yapmamız gerekir. Bu vesileyle bütüncül açıdan bakarak atacağımız her adım bizleri her anlamda mutlu edecektir.

Selam ve dua ile…