İnsanı etkileyen kritik süreçler vardır; bebeklik, ergenlik gibi ya da bayramın cumaya denk gelmesi gibi, biraz daha ileri gidersek karnenin öğrenci seçme ve yerleştirme sınavına denk gelmesi gibi. Kısacası hayat bizlere her aşamasında sürprizini gösterebilir. Sevinçler, kederler…

Yaptığımız araştırmalara ve gözlemlere göre toplumsal farklılığı da düşünerek insanların sevinçlerini ve kederlerini abarttığını söyleyebiliriz. Siyasette, ekonomide, eğitimde, düğünde, cenaze merasiminde…

Böylesi sosyal olgulardan sosyal olaylara doğru çıkarım yaptığımızda; imrendirmekten çok kıskandırmanın öne çıktığını söylemek mümkün. Benim oğlum doktor oldu, hâkim oldu, savcı oldu, kaymakam oldu gibi.

Bu düşünceden yola çıkarak şunu söylemek mümkün. İnsan her şey olabilir önemli olan kendisi olmalı kendisini tanımalı ve ölümlü olduğunu hiçbir zaman unutmamalıdır. Dünyayı küçümseyip habibini yücelten Rabbul alemin; hayatı, ölümü Efendimiz’in (a.s) şahsında bizlere öğretmiştir.

Efendimiz de hayatın anlamının her aşamasını şu sözlerle ifade etmiştir. “Ne kadar severseniz sevin bir gün ayrılacaksınız. Ne kadar yaşarsanız yaşayın bir gün öleceksiniz.” Madem hayat bu cümlelerden ibaret, mademki kimseye hiçbir şey kalmıyor, o zaman bize düşen hayatı İlahi kurallara göre yaşamaktır.

Karne ve sınav sonuçları insanın emeğinin, alın terinin sonuçlarıdır. Her ikisi de kutsaldır. Bazen bu kutsallardan yola çıkarak üzülebiliriz. Bazen sonuçlar insanın emeğini yansıtmayabilir; insan çok çalışıp karşılığını göremese de üzülmemesi gerekiyor. Neden? Çünkü Allah, insana her zaman istediğini vermez. Bazen dilediğine karşılığını verir. Karşılığını alamadım diye üzülmeyin. Mutlaka her çalışmanın bir karşılığı vardır. Bu karşılığın hemen olmasa da uzun vadede maddi ya da manevi yansımaları mutlaka olacaktır.

Anne ve babalar da böyle düşünmeli, sadece karneye bakarak öğrenciyi değerlendirmeleri doğru olmaz. Anne ve babalara düşen en önemli görev: Her ne olursa olsun en güzel sermaye olan çocuklarını en güzel ahlakla yetiştirmeleridir. Sadece, ‘karneyi aldım her şey bitti’ denmemeli. Tatilde çocuklarımızla iyi ilgilenerek manevi doyumları sağlanmalı. Unutmayalım ki hayat sadece maddeden ibaret değildir.

Birileri karneyi alıp tatil yaparken birileri de hayatlarını etkileyecek sınavda hafta sonu alın teri dökecek. Hafta sonu sınava giren kardeşlerim mutlaka kimlik kartını ve sınav giriş belgesini unutmamalıdırlar. Cep telefonu, bozuk para, küpe vb. eşyaların yasak olduğunu bilmelidirler.

Sınava giren tüm öğrenciler şunu iyi bilmeli ki sınava giren her insanda heyecan vardır, olacaktır. Bu bir bayrak yarışı olduğuna göre hayatın her aşamasını yansıtmaz. Sadece küçük sınavımızın bir örneğidir. Madem böyle; o zaman sınavı kafamızda büyütmeyelim normal bir denemedeymişiz gibi çözelim.

Nerden başlayalım diye düşünmeyelim herkes bir yıl denemesini nasıl çözmüşse, alanı neyse yine kendi alanından başlamalı. Çarpımı yüksek olan sorulardan başlaması kendisinin yararına olacaktır. Şimdiden bütün kardeşlerime başarılar diliyorum. Annemin bir duasını annelere ithaf ediyorum. ‘Ne hayırlısıysa Allah onu versin hayırlı değilse hayra çevirsin.’

Selam ve dua ile…