İnsanın yaratılışından itibaren insan hakkında çok şey yazıldı çizildi. Konuşan insan, gülen insan, dik duran insan, şüpheci insan... Yine de insanı tam anlamıyla tanımlamak mümkün olmadı. Bu konuda her zaman insanların kafasında bir soru işareti vardı, olmaya devam etti. Sorun böyle olunca bilimler ayrışarak uzmanlaşma yoluna gitti.

Bilimler içinde psikoloji bilimi sadece bu işle uğraştı, şöyle bir izah geliştirdi: “Her insan değerlidir.” İnsana değer vererek insanı mutlu edebilirsiniz.

Bu izahın öncesine bakıldığında bizleri yaratan sonsuz kudret, insanı en güzel şekilde yarattığını söyler. İnsan, kendisine en güzel hasletleri verip insanı nimetlerle donatan güce inanmak yerine onu sadece bir yaratıcı olarak kabul etti. Allah`ın varlığını kabul edip onun bizleri yarattığını ve hiçbir şeye müdahale etmediğini “Deizm” düşünerek böyle bir anlayışı savunmaya başladı.

Oysaki Allah, insanı henüz anne karnındayken, “Embriyo dönemindeyken” kendisini her türlü şekilde muhafaza ederek onun dünyaya gelmesini sağlamış, onun iyiliği için peygamberler, kitaplar, âlimler, salihler göndermiş. Doğa olaylarına baktığımızda ise yağmurun yeryüzüne inerken tane tane inmesi, kar tanelerinin birbirine değmeden inmesi muhteşem değil mi? Eğer bu taneler havada birbirine değip aşağı inseydi, kim bilir neler olurdu. Onun izni olmadan yaprak yerinden kımıldayabilir mi? O, bir şeye ol dediğinde olmaması mümkün mü?

Bu kadar şeye müdahale eden yaratıcı nasıl olur da hiçbir şeye müdahale etmez. Hz. Yusuf`u kuyudan Mısır`a aziz eden kim? Peygamberimiz`i(a.s.v) koruyup kollayan kim? “Ey peygamber! Seni yetim olarak bulup sana bir sığınak verip seni barındırmadık mı?”

Hz. Musa`yı firavundan koruyup sarayda büyüten koruyan kim? Bu kadar etkiye sahip gücü görmemezlikten gelmek mantıksızlık değil mi?

Mantıktan bahsetmişken genelde mantığı ikiye ayırırız: Klasik ve sembolik mantık. Sembolik mantıkta ana eklemler konusu var: Bunlardan biri karşılıklı koşuldur, buna ancak ve ancak da diyebiliriz. Karşılıklı koşulda aynı harfler her zaman doğru bunun dışındakiler yanlış sonuca neden olur.

Bu anlayıştan hareketle şunu söyleyebiliriz: Bütün genç kardeşlerim her ne kadar psikoloji insanı değerli görse de yaratıcı ve onun gönderdiği kitap, her insanı değerli görmez. Bilenlerle bilmeyenleri bir görmez bilmenin ve değerin kriteri olduğunu söyler.

İnsan, zaman zaman farklı fikirlerden ve ideolojilerden etkilenebilir, yanlışa düşebilir, sarsılabilir önemli olan bu değil önemli olan konuya hakim olan insanlarla konuşabilmek mantıktaki gibi karşılıklı etkileşim yanlış anlayışlara sebebiyet verse de niyet doğruyu bulmaksa yanlışlardan doğru çıkar.

İnanın ki biz merhametli, vicdanlı, iyi niyetli olursak Yaradan`ın bize şah damarımızdan daha yakın olduğunu hissedeceğiz. Bize bu kadar yakın olan her şeyimizi gözeten, her davranışımızın bir karşılığının olduğunu söyleyen bir Yaradan`ı düşünmeyip bu kadar yaratılanların başıboş yaratıldığını düşünmek mantık ilkelerine uymaz.

Hiçbir şeyin başıboş yaratılmadığını söyleyen bir Rabb`e inanmak, O`nun her şeyi gözettiğini, zamanı geldiğinde neye nerede nasıl müdahale edeceğine tam anlamıyla inanmak dileğiyle…

Selam ve dua ile...