Irak Kürdistanı bölgesel yönetimi aldığı kararla 25 Eylülde bir bağımsızlık referandumu gerçekleştirme kararı aldı. Bu karar önce fazla önemsenmedi; ancak belirlenen gün yaklaştıkça işin ciddiyeti anlaşıldı ve farklı tepkiler ortaya kondu.

Türkiye`den kimileri keskin ırkçı söylemlerle konuyu hakaret diliyle yansıttı, kimileri ise hep iyilik yapmış; ama karşılığını görememiş bir abi edasıyla “nankörlük” imasında bulundu. Mesele izah edilmeye çalışılırken kullanılan ifade genellikle “Barzani ne yapmak istiyor?” şeklindeydi. Çok az kişi “Barzani ne istiyor?” sorusuna cevap bulmaya çalıştı.

Evet, biz ikinci sorunun peşindeyiz. Barzani ne istiyor?

70 yıllık mücadelenin, değişen onca yöneticiye rağmen değişmeyen siyasetlerin, mevcut durumu doğru okumanın sonunda Barzani bağımsızlık istiyor.

Tabloyu doğru okuyalım:

Barzani, Irak devletine ve halkına, İran devletine ve halkına, Türkiye devletine ve halkına yönelik düşmanca bir söylem ve eyleme sahip değil. Irak`ta yaşanan onca katliam ve vahşete rağmen Araplara değil Saddam`a ve onun gibi zalimlere düşmanlık besliyor.

Fakat ortada garip bir durum var.

Türkiye, İran, Irak ve Suriye`nin ulusalcı tepkileri, özgürlüğü içselleştirememiş üçüncü dünya siyasetleri anlaşılabilir; ama Batının tutumu gerçekten anlaşılmaz görünüyor.

Çekoslovakya`nın referandumla ve sorunsuz bir şekilde Çekya ve Slovakya olarak ayrılmasını “halkın talebi olduğu için” normal gören Batı, neden Kürdistan`da “halkın talebi”ni dinleme yoluna gitmiyor?

Hemen Yugoslavya`yı ve yüzyılın katliamlarını hatırlıyorsunuz değil mi?

Sırbistan Rusya`nın, Hırvatistan ve Slovenya Almanya`nın himayesindeydi ve çok az zarar gördüler; ama Müslümanlar…

Bazılarına sloganik gelebilir; ama maalesef işin içerisinde Müslümanlar olduğunda Batı, tüm değer yargılarını yeniden yorumlayabiliyor.

Müslümanların yaşadıkları bölgelerde çatışmaların durması, sorunların görüşmeler ve müzakere yoluyla çözüme kavuşturulması batı zihniyetini rahatsız ediyor.

Arada unutulmasın, tüm suçu batıya yükleyip işin içinden çıkma niyetinde değilim. İslam dünyasının gerek kukla yöneticileri, gerekse ulusalcı ve mezhepçi politikaları dolayısıyla sağduyuyu kaybettiğimiz ve maalesef ancak dışardan birilerinin teşvik ve zorlamasıyla aynı masaya oturabildiğimiz gerçeğini inkar etmiyorum.

Ama inanç ve geleneğimizden dolayı sağduyu ve bilgelik potansiyeline sahibiz ve umulmadık bir zamanda bunu ortaya çıkarabiliriz.

Artık küresel projeleri uygulama sahasına sokan “zındıka komitesi” de bunu bildiği için devşirdiği adamları ve iletişim araçları ile tuzaklar kuruyor, ağlar örüyor. Algılar yönetiliyor ve insanlara görmek istedikleri üzerinden dünyalar ve ideolojiler kurgulanıyor.

Türkiye, İran ve Irak`ta birileri de çıkıp “Barzani ne yapmak istiyor?” diye suçlama/sorgulama yoluna gidiyor. Oysa asıl soru anlama amaçlı “Barzani ne istiyor?” olmalıydı.

Öyleyse biz sormuş olalım ve cevabı Barzani`den alalım:

“Kürd devleti değil, Kürdistan halkının devleti olsun istiyoruz.”

“Zamanlamanın uygun olmadığını söylüyorlar. Onlar için doğru zaman ne zaman? Biz bunun için yüz yıl bekledik.”

“Referandumu erteleyin diyenler bize referandumdan daha iyi bir seçenek sunmalı.”

“Irak devletinin verdiği imtiyazlardan söz ediyorlar. İstedikleri anda o imtiyazları bir dakikada geri alabilirler.”

“Otonomiyi, federalizmi denedik olmadı. Böyle olacağına iki iyi komşu olalım.”

“Irak hükümeti anayasanın tüm maddelerini ihlal etmişken bize anayasadan söz edemez.”

Şimdi kim çıkıp insani ve ahlaki açıdan bu sözlerin hangisini eleştirebilir?

Güney Sudan`ın, Kosova`nın bağımsızlığını tanıyan Türkiye`nin Kürdistan`ın bağımsızlık referandumuna karşı çıkmasının insani ve ahlaki bir izahı var mıdır? Yasa ve uygulamalarıyla bir İslam cumhuriyeti olan İran`a insani ve ahlaki tutumunun yanı sıra bir de işin İslami izahını istersek verecek bir cevapları olur mu?

Kimse stratejilerini bölgede kaos çıkarma üzerinden yürüten israil`in tutumundan yola çıkıp bir yere varmaya çalışmasın, çünkü komik oluyor.

Bölgedeki varlığını “israil`in güvenliğine” endeksleyen Amerika referanduma karşı olduğunu söylüyor.

Amerika`nın en önemli müttefiki PKK-KCK, “Bağımsızlık referandumunun İsrail projesi” olduğunu söylüyor.

O yüzden önerim şu:

Meseleyi israil`in fitne amaçlı mesajı üzerinden değil de Amerika`nın tutumu ve PKK`nin açıklaması üzerinden okumaya ne dersiniz?