İki gün önce Doğruhaber`de çıkan bir haber çekti dikkatimi:

“Avrupa Parlamentosu (AP) yayınladığı insan hakları ve demokrasi raporunda, Hristiyanların dünya çapında “terör örgütlerince” en çok tehdit edilen dini grup olduğunu belirtti. AP`nin çarpıtma raporu, Avrupa'daki Müslümanlara ve camilere yönelik saldırılara ise hiç yer vermedi. Daha da önemlisi Hıristiyan Batının Irak, Afganistan gibi İslam ülkelerine sözde demokrasi vaadiyle işgal ve yıkıma rağmen AP`nin hâlâ “Hristiyanlar zulüm görüyor” yalanı, ikiyüzlülük olarak değerlendiriliyor.”

Rapor, Hristiyanların zulüm gördüğü tezini öne sürüyor.

Dini, sosyal ve siyasal hayattan çıkaran Avrupa, din üzerinden manipülasyona girişiyor.

İslam dünyasında işgallerin ortaya çıkardığı sosyal çalkantılar, mültecilerin durumu ve batılı silah sanayilerinin elde ettiği büyük kârlar ortada iken “Hıristiyanlar zulüm görüyor”u ortaya atmak komik gibi görünüyor.

Peki, bu yalan mı?

Terör örgütleri ile ilgili iddiaları bir tarafa bırakıp rahatlıkla şunu söyleyebiliriz: “Hıristiyanlar başkalarına da birbirlerine de zulmediyor.”

Hıristiyanlar, kendilerine zulmediyor.

Kimi Hıristiyanlar Siyonist israil`e destek vererek dünyaya zulmediyor.

Bir de büyük katliamlar var.

Ruanda ve Sudan örneğinde olduğu gibi..

Özellikle de Ruanda…

1994`te ikisi de büyük oranda Hıristiyan olan Hutu ve Tutsi kabileleri arasında büyük bir kıyım yaşandı. Kıyımın boyutları o kadar büyüktü ki, rakamlar yuvarlatılıp söylenmeye başlandı. Evet, o tarihteki karşılıklı katliamlarda üç ay içerisinde bir milyona yakın insan öldürüldü. Katliamlarda kiliseler faal bir rol oynadı. Her iki kabileden de Müslümanlar vardı ve bu katliama kesinlikle ortak olmadılar. Hatta katliam tehdidiyle yüz yüze kalan binlerce insan Müslümanların camilerine sığınarak hayatlarını kurtardılar. Müslüman okullarında okuyan öğrencilerin yarısına yakınının Hıristiyan olması ve bunlardan kız öğrencilerin katliam tehlikesi karşısında başlarını örtüp Müslüman görünmesi ibretlik olaylar olarak tarihe geçmiştir.

Ruanda`daki katliamın baş müsebbibi Avrupa ve özellikle de Fransa idi.

Nedense o zamanlar “Hıristiyanlar zulüm görüyor” raporları hazırlamak kimsenin aklına gelmemişti.

Benzer bir katliam süreci de Güney Sudan`da yaşandı.

Batının baskısıyla Sudan`dan koparılan ve Hıristiyanlardan oluşan Güney Sudan, yoğun çatışmalar ve katliamlara sahne oldu. Kısa süre içerisinde Avrupa`nın Müslüman Sudan hükümetine karşı silahlandırdığı gruplar birbirlerine girdi ve büyük bir kaos yaşandı. Ölenlerin yanı sıra binlerce kişi yerlerini terk edip başka bölgelere göç etmek zorunda kaldı.

Bunların yanı sıra İsrail, işgal edilmiş topraklarda Hıristiyanlara zulmediyor. Müslümanların içindeki aşırı gruplar üzerinden bir karalama kampanyası yürüten Avrupalılar, söz konusu İsrail olunca seslerini çıkarmıyor ve Hıristiyanlara yapılan zulümleri görmezden geliyorlar.

Bir de şu var ki, gözden kaçırılmamalı.

Hıristiyanlar, inançlarına şirk bulaştırarak kendi kendilerine zulmediyor.

Yerin ve göklerin yaratıcısına çocuk isnat etmek büyük bir zulümdür.

Yemin olsun ki, siz çok çirkin bir şey söylediniz.

Az kalsın, söyledikleri sözden gökler çatlayacak, yer yarılacak ve dağlar parçalanıp dağılacaktı,

O Rahmân'a çocuk isnad ettiler diye...

Halbuki Rahmân'a çocuk edinmek yaraşmaz.

Göklerde ve yerde bulunan hiçbir kimse yoktur ki (kıyamet günü) Rahmân'ın huzuruna kul olarak çıkmasın.” (Meryem/89-93)

Bir İslam Peygamberi olan Hz. İsa aleyhisselamın adını kullanarak yüzlerce yıl zulmettiler Hıristiyanlar. Zulmetmeye devam ediyorlar.

‘Allah`a şirk koşarak işledikleri büyük zulümden` dolayı ilahi azaba uğrayacaklar.

Ve son sözümüz dua olsun.

Allah zulümde aşırı gitmemiş olanlara hidayet kapılarını açıp onları İslam`ın aydınlığıyla buluştursun.