Son genel seçimlerin ortaya çıkardığı tablo ilginçti.
Ak parti kaybettiğini düşünüyor, MHP ve CHP ise Ak Parti kaybettiği için seviniyorlardı.
HDP zafer sarhoşluğu ile naralar atıyordu.
Ülkenin sosyal ve siyasal kurumlarına yeni elbiseler biçiliyor, rantiyeci takımı sarsılan ekonomik dengelerden nemalanmak için uygun yerleşme alanları belirliyordu.
HDP`lilerin lüks mekânlarda, süslü kıyafetlerle düzenledikleri toplantılar, Batılı siyasetçiler ve batı medyasının ilgisini çekerken Kandil`in savaş baronlarını rahatsız etti.
Mücadeleyi kendilerinin verdiğini; ama kaymağını “yeni yetme” lerin yediğini gördüler ve bunu öyle kolay kolay kabullenmeyeceklerini açıklamalarıyla, müstear isimle yazdıkları yazılarla açığa vurdular.
Pkk`nin şehir çetelerine, oldukça azalan muhaliflerin de infazlarla susturulması talimatı verildiğinde artık ipler tümüyle ellerine geçmişti Kandil baronlarının.
Demirtaş, Kandil`den yapılan her açıklamada bir süre ortadan kayboldu, sonra çıkıp yaptığı ilk açıklamada yine kendisine ayar verildi.
HDP`nin vesayeti kabul edişini, muhalefetin kendilerine yönelik eleştirileri bıraktığını gören Kandil baronları Ak Partiyi ve Erdoğan`ı da tehdit etmeye başladılar.
Barajlara, sanayi tesislerine, yol ve tesis yapımında kullanılan iş makinelerine zarar vermeye başladılar. Nasıl olsa memlekette hükümet yoktu, taşlar yerinden oynamıştı. Gülen grubu bile basını aracılığıyla Pkk`yi değil de hükümeti suçluyordu.
Cemil Bayık, “ateşkesin bittiğini” söylediğinde bu açıklamasının da diğer açıklamaları gibi “geçici hükümet”in geri adım atmasına neden olacağını düşündü; ama Erdoğan faktörünü hesaba katmamıştı.
Devlet de fiili olarak ateşkesi bitirdi.
Pkk geçmiş çatışmalı yılları düşünüyor, halihazırda ülkenin hükümetsiz olduğunu düşünüyor, öte taraftan kendi arkasındaki uluslararası desteği düşünüyordu.
Ama devlet de eski devlet değildi ve son sekiz aydır ciddi bir hazırlık içindeydi.
Eskiden Pkk kamplarına yönelik 3-5 uçakla yapılan hava saldırıları bir seferde 40, 50 hatta 80 uçakla yapılmaya başlandı. Devlet saldırmıyor, bekliyor, İnsansız Hava Araçlarından alınan görüntüler sonrasında hedefler vuruluyor ve Pkk`ye zayiatlar veriliyordu. Çatışma alanlarına sıradan polis ve jandarma yerine her iki kurumun Özel Harekât Birlikleri gönderiliyordu.
Önce savaşa devam diyen ve sürekli Pkk`nin silah bırakmaması gerektiğini söyleyen “Kandil basını” işin vahametini görüp Pkk`ye “tek taraflı ateşkes” çağrıları bile yapmaya başladılar. Amaçları Pkk`ye bu kararı aldırıp, devleti de uluslararası kurumlar aracılığıyla ateşkese zorlamaktı. Silah bırakmamış ve ülke dışına çıkmamış bir Pkk karşısında ateşkesi kabul eden devlet, Pkk`ye altın tepside bir zafer sunmuş olacaktı.
Türkiye içinde de ortam hazırlanmaya başlandı.
Akademisyen kimliği altında gizlenen tipler ve araştırma kuruluşları aracılığıyla çatışmadan HDP`nin kazançlı çıktığı, Ak Partinin ise daha çok kaybettiği fikri pompalanmaya başlandı.
Tek hedef Erdoğan`dı.
Bir üst akıl tarafından hazırlanan proje kapsamında “ateşkesin bozulmasında” Pkk`nin bir suçunun olmadığı, “Başkan olamayan Erdoğan”ın buna engel olarak gördüğü HDP`den intikam almak istediği ve bundan dolayı “Devletin şiddet sarmalına” çekildiği fikri işlenmeye başlandı.
Doğan ve Gülen medyası bunu yoğun bir şekilde işlemeye başladı.
Zaman yazarı Ali Bulaç “iki polis öldü diye Kandil bombalanır mı?” diyerek garip bir açıklama yaptı mesela. Bulaç, Pkk`nin infazlarını, araç yakma ve yol kesmelerle hayatı çekilmez hale getirdiğini ve sindirme amaçlı olarak yapılan ve “Pkk`ye biat etmeyen İslami yapılara” hayat hakkı tanınmayacağını ilan anlamına gelen Aytaç Baran`ın şehid edilmesini hiç görmedi maalesef.
Kendisine konferans için salon verilmedi diye Ak Partiye düşmanlık eden ve hatta kendi ifadesiyle savaş ilan eden Alpaslan Kuytul da Yasin, Riyad, Hasan ve Hüseyin`in vahşice katledilmesinde payı bulunan Demirtaş`ı parlattı ve Erdoğan`ı suçladı. Pkk`nin yaptıklarını, cinayetlerini ve tahribatlarını görmezden gelerek savaşı başlatanın Ak parti olduğunu ve amacın Demirtaş`ın başarısını engellemek olduğunu iddia etti.
Ama işe yaramadı bu girişimler.
Pkk zor durumda.
Muhalefet partileri inisiyatifi kaybettikleri için silik bir profil çiziyorlar.
Gülen grubu operasyon üstüne operasyona uğruyor.
Ve bu şartlarda tekrar seçime gidiliyor.