İslami değerlere ve Hz. Peygambere hakaret içeren karikatürleri yayınlayan Charlie Hebdo, “Artık o işleri bıraktık” demiş.

Charlie Hebdo, İslam`a ve Hz. Peygambere hakaret karikatürlerinden dolayı, dünya Müslümanlarından tepki görmüş ve en sonunda da 7 Ocak`ta dergiye silahlı bir saldırı gerçekleştirilmişti. 12 kişinin öldüğü saldırıdan sağ omzundan vurularak kurtulan Sourisseau, bundan böyle Hz. Muhammed karikatürü çizmeyeceğini söylemiş.

Sanatın sınırsızlığı ve özgür basın adı altında her türlü hakaret ve aşağılamaya zemin hazırlayan bir düşünceden bu noktaya…

Derginin yüzde 40 hissesine de sahip olan Riss mahlaslı Sourisseau, Stern dergisine şu açıklamaları yapmış: “Herkesin istediğini çizebileceği ilkesini savunmak için Hz. Muhammed karikatürleri çizdik. Ancak burada biraz gariplik de var. Bizden kimsenin cesaret edemediği bir şekilde ifade özgürlüğünü icra etmemiz bekleniyor. Ancak biz görevimizi yaptık. Karikatür çizme hakkını savunduk. Hâlâ tüm dinleri eleştirme hakkımız olduğuna inanıyoruz ancak Charlie Hebdo, İslamiyet`in esiri değil. Zira İslamiyet`te bulabileceğiniz hataları diğer dinlerde de bulabilirsiniz.”

Charlie Hebdo`nun saldırıdan sonra çıkan ilk sayısının kapağındaki karikatürü çizen Luzier de, nisan ayında yaptığı açıklamada, “Bir daha Hz. Muhammed karikatürleri çizmeyeceğim, artık bu konularla ilgilenmiyorum” demişti.

Can Dündar öfkelenmiştir.

Şimdi siz kalkıp “Can Dündar`ın bu işle alakası ne?” diye soracaksınız.

Alakası şu: Can Dündar`ın yönetimindeki Cumhuriyet Gazetesi Charlie Hebdo`nun Türkiye temsilcisi gibi faaliyet yürüttü. Derginin kimi sayfaları Cumhuriyet tarafından basıldı ve Cumhuriyet`in iki yazarı (Ceyda Karan ve Hikmet Çetinkaya) hakaret karikatürlerini köşelerine taşıdılar.

Basın özgürlüğü adına İslami değerlere hakareti meşrulaştırmaya gayret ettiler.

Bunun için canlarını bile tehlikeye attıklarını iddia ettiler.

Hatta Can Dündar, o dönemde “Cumhuriyet gazetesinde dergiyi yeniden bastığımız için benzer bir baskını iki hafta önce kimimizin elinde silah kimimizin elinde sopayla bekledik” demişti.

Bu konuda sicili zaten temiz değildi Cumhuriyet gazetesinin.

Batının kirli projesi olan Salman Rüşdi`nin yazdığı rezil kitap da yine dönemin Cumhuriyet yazarı Aziz Nesin tarafından yayınlanmıştı. Nesin, o tahrik edici üslubunu uluorta seslendirince ve tepki çeken tavırlarına rağmen Sivas`ta düzenlenen Pir Sultan Abdal şenliklerine katılınca şehirde büyük protestolara ve neticede bir faciaya sebep olmuştu.

Yani geçen 22 yıldan sonra Cumhuriyet yine aynı Cumhuriyet.

Charlie Hebdo “Artık o işleri bıraktık” diyor ve Cumhuriyet`i davasında yalnız bırakıyor.

Can Dündar kızacak tabii.

Artık Dündar, bazılarının “Marks bile Marksizm`i bıraksa ben bırakmam!” dediği gibi “Charlie Hebdo bile vazgeçse ben vazgeçmem!” mi diyecek, yoksa o da bir özeleştiriye mi geçecek, yakında göreceğiz.

Ama biz Can Dündar`dan Hebdo`nun açıklamalarını iyice okuyup yeni bir tavır belirlemesini talep ediyoruz.

Ne diyor Charlie Hebdo?

“Hala tüm dinleri eleştirme hakkımız olduğuna inanıyoruz; ancak Charlie Hebdo, İslamiyet`in esiri değil. Zira İslamiyet`te bulabileceğiniz hataları diğer dinlerde de bulabilirsiniz.”

Can Dündar`dan benzer hakaretleri diğer dinlere de yapmasını beklemiyoruz; ama mesela Kemalizm`e eleştiriler konusunda adım atmasını bekliyoruz.

Mesele basın özgürlüğü ise Kemalistlerin “kutsalları”na da müdahale etsin de görelim.