Türkiye’de uzun bir süredir soykırımcı terörist rejime ticaretin devam edip etmediği konuşuluyor.

Hükümete yakın çevreler ve hatta resmi makamlar ticaretin kesildiğini iddia ediyorlar.

Ticaretin yapıldığına dair ortaya çıkan belgelere yönelik geliştirilen savunma ise ihracat mallarının “israil’e değil de Filistin’e gönderildiği” şeklinde.

Filistin hükümetinin kendine has bir gümrüğü olmadığı için giden tüm ihracat malları işgal rejiminin gümrüklerinden geçerek ancak Filistin’e ulaşabiliyor.

İşgal rejimi ile aşamalı olarak kesilen ticaret sonrası Filistin’e normal zamanların birkaç katı ihracat yapılması bunların paravan şirketler üzerinden aslında işgal rejimine gittiği şüphesini artırıyor.

Bunun yanı sıra Filistin’de Batı Yaka’ya giren malzeme konusunda her türlü zorluğu çıkaran işgal rejiminin son dönemde yüksek miktarda çelik ve dikenli tele nasıl izin verdiği tartışma konusu.

Ortadaki rakamlar, giden malzemelerin üzerinde işgal rejimi limanlarının adresinin olması doğal olarak tepkilerin artmasına ve protestolara neden oluyor.

Protesto edilenler soykırımcı rejim ve onunla ticareti kesmeyenler olmasına rağmen polisin protestoculara karşı sert müdahalelerde bulunması, kimi protestocuların gözaltına alınması, soykırımcı rejime ve yaptığı vahşete karşı olduğunu söyleyen hükümet ve güvenlik bürokrasisinin samimiyetinin sorgulanmasına neden oluyor.

Hükümet, meseleyi sağa sola çekmeden gündemde kafa karışıklığına neden olan sorulara açıkça cevap vermeli ve duruşunu netleştirmelidir.

Bizzat Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın ağzından Gazze’de soykırım gerçekleştiren, Lübnan’ı işgal girişiminde bulunan rejim için defalarca “Terör devleti” tanımlaması yapılmıştır.

Öyleyse;

Türkiye Cumhuriyeti hükümeti neden halen “soykırımcı terörist çete” ile diplomatik ilişkisini devam ettirmektedir?

Neden uluslararası hiçbir ilke ve kurala uymayan, açıkça sivil katliamı gerçekleştiren bu rejim için açıkça “devlet olarak tanımıyoruz” açıklaması yapılmamaktadır?

Devlet neden özel teşebbüsün “terörist çete” ile ticari ilişkilerinin devam etmesine izin vermektedir?

Soykırımcı terörist rejime silah taşıdığı tespit edilen gemilerin Türkiye limanlarında görülmesi, bunlara izin verilmesi tam olarak ne anlama gelmektedir? Üstelik birçok ülke bu gemilerin limanlarına yanaşmasına izin vermediği halde…

Kimi belediyelere “terörle bağlantılı” gerekçesiyle “Kayyum atayan” hükümet, neden “soykırımcı terörist rejimle” bağı bulunan şirketler hakkında soruşturma açmamakta ve kayyum atamamaktadır?

Tam 11 ay önce HÜDA PAR’ın gündeme getirdiği “soykırım suçuna bulaşmış çifte vatandaşlar” hakkında işlem yapılmasına dair düzenleme meclis gündemine alınmamaktadır? Hükümet süreci uzatarak Gazze’nin tümüyle imha edilmesini ve işgal rejiminin bu konuda önlemler almasını mı beklemektedir?

Vatandaş olarak bu sorularımıza cevap bekliyoruz.