ABD seçimlerinde artık kimse kolay bir şekilde “şu aday kazanacak” diyemiyor.

Son birkaç seçimin sonucunun tartışılması ve kaybedenlerin iddiaları da doğunun komplkesli tipleri tarafından çok övülen “ABD demokrasisi”nin boyalarının dökülmesine neden oldu.

ABD’li olmanın ayrıcalık olduğu iddiaları da yine siyonizm karşısındaki tutum ile ilişkilendirilecek noktaya geldi.

Eğer işgalci terör rejiminin uygulamalarına karşıysanız, ABD vatandaşı bile olsanız birçok hakkınızı kaybetmişsiniz demektir.

Son 30 yılda çok şey değişti evet; ama son 10 yılda birçok şey daha aleni olarak ortaya kondu.

Bir tek ABD vatandaşı için kimi ülkeler bombalanabilir ve onlarca sivil öldürülebilir ya da bir tek ABD vatandaşı için fidyeler ödenebilir, takaslara girişilebilir, bir ülke tümüyle tehdit edilebilirdi.

Mesela Rachel Corrie, işgal altındaki topraklarda siyonistler eliyle değil de bir İslam ülkesinde bu derece vahşi bir şekilde katledilseydi ABD yönetiminin, medyasının, sinemasının, sivil toplumunun hatta kiliselerinin tutumu aynı mı olurdu?

Ya da Ayşenur Ezgi Eygi..

Ya da haber takibi yaparken uluslararası kuruluşlarca “hedef gözetilerek” öldürüldüğü tescil edilen Şirin Ebu Akile…  

Neler olacağını, neler yapılacağını mevcut tabloya ve uygulamalara bakarak hemen herkes tahmin edebilir.

Ve bu meselede birbirine zıt yerde duruyor gibi gözüken güç odaklarının birbirine benzer tepkiler vereceğinden kimsenin şüphesi yok!

Siyonizmin, ABD siyasetini esir aldığının bu kadar net ortaya çıktığı bir dönemde ABD kamuoyunun önüne iki seçenek sunuluyor.

Siyonizme açıkça destek veren, Gazzeli çocukların üzerine yağdırılan bombaların sponsoru olan mevcut yönetim ve onları “siyonist katillere yeterince destek vermiyorsunuz diye eleştiren, “Biz gelmezsek israil 2 yıl içinde yıkılır” diyen muhalif kanat…

Demokratlar ve Cumhuriyetçiler ya da Harris ve Trump desek mesele biraz daha somutlaşır.

Böyle bir seçimde ABD vatandaşı Müslümanların tutumu merak ediliyor. Aslında belki de merak değil de şunu demek lazım: İki tarafın oy oranlarının birbirine yakın olduğu bir seçim atmosferinde Müslüman seçmenin tercihi belirleyici bile olabilir.

Müslümanlar mevcut hükümetten rahatsız; ama ırkçı ve İslam düşmanı Cumhuriyetçilere de güvenmiyorlar.

Cumhuriyetçilerin İslam ve yabancı düşmanlığına varan söylem ve politikalarından duyulan rahatsızlıktan dolayı son birkaç seçimdir Demokratlara oy vermeyi tercih ediyor Müslümanlar. Kongrede 4 Müslüman var ve hepsi de Demokrat listeden seçildi.

Gazze’de yaşanan soykırım Müslüman toplumda büyük rahatsızlığa sebep olmuş durumda; ama aynı zamanda siyaset kurumuna yönelik büyük de bir güvensizlik var. Yapılan bir anket Müslüman toplumun yüzde 94’ünün ABD siyasetinin bir bütün olarak Gazze konusunda büyük bir yanlışın içinde olduğuna inanıyor.

Kimi araştırmacılar, Demokrat hükümetin açıkça soykırımı desteklemesi ve siyonist işgal rejimine milyar dolarlar akıtmasından dolayı Müslüman toplumun siyasete duyduğu güvensizliğe rağmen önümüzdeki seçimde Trump’a yönelmesine neden olabileceğine inanıyor.

Trump’ı ziyarete eden Müslüman kanaat önderleri, Demokratlara yönelik şikayetlerini dile getirirken, Trump’tan, Gazze ve Ukrayna savaşının bitirilmesi yönünde talepte bulunuyorlar.

Tüm ırkçı ve İslam düşmanı politikalarına rağmen Trump’a destek verilmesinin bir nedeni de Demokratların sapkın gruplara verdiği büyük destek ve ailenin korunması yönünde duyulan kaygılardır. Müslüman toplumun önde gelenleri pek umutlu olmasalar da Trump’a Gazze konusunda çağrıda bulunuyorlar.

Yani öyle görünüyor ki, Müslüman toplum, boğulmamak için bile bile yılana sarılmak zorunda kalıyor.