Amerika’da başkan adaylarından olan eski başkan Trump’a yönelik bir suikast gerçekleştirildi.

Bazıları “Bu tip olaylar genellikle Amerika tarafından 3. Dünya ülkelerinde gerçekleştiriliyor” diyerek bir komploya işaret etmek istiyor; ama tarihi veriler bize başka şeyler söylüyor.

Biden’den önce başkanlık yaptığında Trump’ın bazı güç odakları tarafından yargı eliyle azledilmesi gündeme gelmiş ve bu uzun süre tartışılmıştı.

Kongre baskınında okların kendisini göstermesi, Amerikan sağının silahlanırken Trump’ın söylem ve duruşundan cesaret aldığının iddia edilmesi, Antifa gibi yapılanmaların da sağa karşı “silah kullanmaktan” söz etmesi gerginliği artırmıştı.

Temsilciler Meclisi başkanı Pelosi’nin açıkça “Trump’a engel olunması” çağrısı yapması, yargının devreye girmesi ve eski başkana “Cinsel suçlar” ve “Dolandırıcılıktan” dava açılması süreci yaşandı; ama yine de “geleneksel teamüller” gereği görev süresinin dolması beklendi.

Yani azledilmedi; ama görev süresinin dolmasından sonra açılan davalar devam etti.

Trump ise her şeyi göze alıp başkanlık yarışına devam etti.

Biden’in “bunama” belirtileri göstermesi ve uluslararası alanda başarısız görüntüler vermesi Trump’ın şansını artırdı.

Siyasi gözlemciler ve uzmanlar Trump’ın kazanma ihtimalinin yükseldiğini dile getirdiler.

Seçime girse ve kazansa Amerika’da dengeleri sarsacak bir süreç başlayabilir.

Yani ortam gergin…

Azil konusunun konuşulduğu 2017’de yazdığımız bir yazıda şu ifadeleri kullanmışız:

“Amerikan tarihinde suikastlar yoluyla “azledilen” dört başkan var. 

Bunlar;

Abraham Lincoln: 14 Nisan 1865`te Güneylilerinden John Wilkes Booth adındaki bir aktör tarafından silahlı suikasta uğradı. Lincoln, bir gün sonra öldü.  Her ne kadar suikastçı Booth, ateş ettikten sonra sahneye koşup “Sic semper tyrannis!” (Daima tiranlar için) diye bağırarak kaçtıysa da meselenin “Köleliğin kaldırılması”nı hazmedemeyenlerin bir operasyonu olduğu söyleniyor.

James Abraham Garfield: 2 Temmuz 1881`de saldırıya uğradı; ancak yaralı olarak tedaviye alındı. İddialara göre hastanede ikinci bir suikasta maruz kaldı. Otopsiye göre tedavisi ile uğraşan doktorlar yüzünden yarası mikrop kaptı ve 19 Eylül`de öldü. Garfield, Alman asıllı bir göçmendi.

William Mckinley: 6 Eylül 1901`de Polonya asıllı Leon Czolgosz tarafından suikasta uğradı ve 14 Eylül`de öldü. Mckinley, siyasi anlaşmazlık yaşadığı İspanya`ya savaş ilan etti ve bu olay bölgede dengelerin değişmesine, yeni bağımsız ülkelere, toprakların el değiştirmesine neden oldu.

John F. Kennedy: 22 Kasım 1963`te Dallas`ta üstü açık makam aracında halkı selamlarken öldürüldü. Kennedy, uzaktan açılan keskin nişancı atışıyla öldürüldü. Bundan dolayı Oswald adında biri suçlandı; ama yargı karar vermeden zanlı öldürüldü. Kennedy`nin, siyahilere yönelik ayırımcılığa karşı çıktığı, bundan dolayı da FBI`nin başındaki J. E. Hoover ile anlaşamadığı ve bunun neticesinde FBI bağlantılı bir suikasta kurban gittiği iddia ediliyor.

Evet, Amerikan tarihinde yargı yoluyla “azledilen başkan” yok belki; ama suikastlarla azledilenlerin olduğu ortada.

Trump için şimdilik “yargı yoluyla azil” gündemde tutuluyor; ama bu mümkün olmazsa “başka yollar” devreye girebilir.”

Görünen o ki Siyonist gruplar arası çekişmeler “başka yollar”ın devreye girmesine neden oldu.

Epstein davası ve New York’ta sinagogların bodrumunda kanlı çocuk yataklarının deşifre edilmesi gibi karşılıklı hamleler ve gözdağı vermelerin nerede duracağı belli değildi.

Trump’ın Siyonist rejim içinde özellikle “İrgun” kökenli kanat için önemli olduğu biliniyor ve “haganah” kanadının buna sessiz kalması beklenmiyor.

Yani olay “hiçbir yerle bağlantısı olmayan 20 yaşındaki tetikçi” hikayesiyle kapatılabilir; ama önümüzdeki günlerde Amerika’da güç odaklarının çekişmesi devam edecek gibi.