Dünya kamuoyu, Aksa Tufanı Harekatı başladığından beri hem savaş alanında hem de siyasi arenada Siyonist terörizmin yüzünü tüm berraklığıyla görmüş oldu.
Hiçbir insani ve ahlaki değer taşımayan insan kılıklı yaratıkların Gazze’de gerçekleştirdiği vahşet ve yıkımın üzerini örtecek bir şey bulamıyorlar, tutundukları tüm argümanlar kısa süre içerisinde ellerinde patlıyor.
Siyasi alanda yapılan açıklamalar, sürdürülen müzakereler siyonizmin ahlaksızlığını, ilkesizliğini, güvenilmezliğini gösterdi ve göstermeye devam ediyor.
Maddi ve siyasi hesapları önceleyen, kariyer hesaplarının en önüne çıkarcılığı koyanlar her ne kadar “ama”larla ortamı sulandırmaya, küresel güç odaklarına şirin görünmeye çalışsalar da işgalin varlığı ve hukuksuzluğu artık gizlenemeyen, üzeri örtülemeyen bir gerçek olarak ortada duruyor.
İslami direniş hareketleri tüm sıkıntı ve yokluklara rağmen insani ve ahlaki değerlerden ödün vermeden bir destan yazıyor ve sonraki nesillere önemli bir miras, çok önemli bir hafıza bırakıyor.
İslami direniş varlığı, direnişi, mesajları ve duruşuyla meşruiyetin en somut hali olarak tarihin hafızasına kazınıyor. Yüklendikleri yükün de geleceğe bıraktıkları önemli mesajın da farkındadırlar ve güncelde yaşananların aslında çok da yadırganmayacak savrulmalarına kapılmıyorlar.
Ebu Ubeyde’nin şu cümlesi üzerine neler söylenemez ki…
“Aksa Tufanı harekatı, işgal saldırganlığına karşı direnişimizin bir başlangıcı değil; düşmanın geçmiş suçları karşısında bir patlama noktasıdır.”
Evet, Ebu Ubeyde’nin sözünü ettiği düşman, tarihin gördüğü en katışıksız zalimler topluluğudur. Bu düşman geçmişte işlediği suçlardan dolayı hiçbir zaman pişman olmamış, suç işlemeye devam etmiş “soykırım mağduru” pozlarıyla defalarca soykırımlara imza atmış, cürümleriyle mutlu, işlediği zulümleri şan ve şeref olarak kabul eden lanetli bir topluluktur. Bu düşman, arkasında küresel empeyalizmin silahı, parası ve medya gücü olduğunu bildiği için pervasızca “esirlere yemek vermeyin, kafalarına sıkın” diyebilecek tıynettedir.
Ebu Ubeyde’nin “bir patlama noktası” dediği Aksa Tufanı harekatı, savaş ahlakının, insani değerlerin cesaret ve imanın değerlendirileceği bir mihenk taşı olacaktır.
Gazze halkı, insani ve ahlaki değerlere olan sarsılmaz bağlılıklarıyla, tevekkül ve metanetleriyle, insan kılıklılar ve insanlıklarını dünyevi çıkarlar için satmış zavallılar karşısında bir “insanlık şahikası” olarak anılacaktır.
Tüm sıkıntı ve yokluklara rağmen direniş sürüyor ve bu Netanyahu ve avanesini kudurtuyor.
Direniş kahramanlarının sözcüsü Ebu Ubeyde’deki inanç ve kararlılığı her cümlede fark edebiliyorsunuz:
“Kassam Tugayları'nın insan kapasitesi çok iyi ve savaş sırasında binlerce yeni mücahidi askerliğe almayı başardık. Gerektiğinde düşmanla yüzleşmeye hazır binlerce mücahidimiz var.”