Aksa Tufanı, izzetli bir direnişin adı olduğu gibi abluka altında “açık hava hapishanesine” dönüştürülmüş olan Gazze’nin isyanıydı.
Dünyanın en büyük silahlı güçleri tarafından desteklenen işgalci terörist yapının, “imanı kalplerine içirmiş” bir avuç kahraman karşısında nasıl savrulduğuna, rezil olduğuna herkes şahit oldu.
İnsanlıktan bir parça nasibi olmayan haçlılar gibi, kan içmekten doymayan Moğollar gibi saldırdılar.
Hiçbir ilke, ahlak, değer tanımadılar.
Milenyum çağında Akdeniz kıyısında insanlar açlıktan öldü, soğuktan öldü, ilaç bulmayınca, tedavi olamayınca öldü.
Kış geçti, yıkılmış evlerin enkazında barınmak isteyenler, derme çatma çadırlara başlarını sokanlar bir daha, bir daha bombalandı.
Dünyanın en şerefli direniş hareketine terör suçlamasında bulundu vicdanlarını en yüksek ücreti verene satmış olan medya maymunları. Siyaseti “toplumu aldatma sanatı” olarak gören şaklabanlar toprakları işgal edilmiş, yerlerinden sürülmüş mazlumlara terörist derken işgalci için “kendini savunma hakkı var” deme ahlaksızlığında bulundular.
İşgalci teröristler hastane bombaladı, okul bombaladı, sivilleri toplayıp infaz etti ve toplu mezarlara gömdü, alıkoyduğu esirleri aç bıraktı, işkence etti.
Tüm dünya serbest bırakılan Siyonist esirlerin ve işgalci teröristlerin serbest bıraktığı Filistinlilerin arasındaki farkı gördü.
İnsanlar ve insan kılıklılar arasındaki farkı…
Öte taraftan Batı metropollerinde kravatlı yamyamlar, çocuk cesetlerini görmezden gelerek Siyonist teröristleri ve soykırımı savunmaya devam ettiler.
Vicdan sahipleri dünyanın her yerinde seslerini yükseltti; ama “ifade özgürlüğü en büyük değerimiz” diyenlerin alçakça saldırılarına muhatap oldular.
Ramazan geldi, katliam sürdü ve mazlumlar şehadet şerbetiyle açtılar oruçlarını.
Bugünlerde Kurban Bayramı günlerini yaşıyoruz içimizde büyük acıyla.
Gazze’den küçük çocukların görüntüleri düşüyor önümüze.
Cami enkazının yanında Bayram namazı kılanlar…
Renkli elbiseler giymişler ve tüm yaşananlara rağmen bir gülümseme var yüzlerinde.
Ve rutin haberler…
Yine yine bombalama, yine şehidler, yaralılar, enkaz…
İslami direnişin eli öpülesi aziz kahramanları yine birkaç araç tahrip etmiş, birkaç siyonisti cehenneme yollamış.
Hz. Ömer radıyallahu anhın Uhud’un yamacında dönemin müşriklerine ve aslında tüm tarihe haykırdığı gibi biz de tekrar ediyoruz:
“Bizim ölüler cennete, sizinkiler cehenneme!”
Ve ey melun topluluk!
Biz atamız İbrahim aleyhisselamın yolundayız.
"Benim namazım, ibadetlerim, hayatım ve ölümüm alemlerin Rabbi olan Allah içindir." (Enam/162)
Direnişimiz kadar, şehadet aşkımız kadar bayramlarımız da devam edecek.
Hayatta kaldığınız sürece ölüm korkusuyla yaşayacaksınız, tevekkülümüz, inancımız sizler için kabus olacak.
Gazze’nin çocukları bayram sevinçleriyle kahredecek sizi.