Gazze’de işgalci teröristlerin sınır tanımaz vahşeti yaşanırken “Siyonist Hıristiyanlar” Mescid-i Aksa’ya yönelik bir düşüncelerini eyleme geçirme hazırlığı yapıyorlar.

Kızıl inek ya da bazılarının tanımlamasıyla “Kızıl düve” meselesi…

Yahudi geleneğine göre, Kudüs'te Üçüncü Tapınak'ın inşa edilmesini sağlayacak ayinsel arınma için kusursuz bir kızıl ineğin küllerine ihtiyaç var.

Dindar Yahudi gruplara göre bu tapınak, Kudüs'ün Eski Şehri'nde Tapınak Tepesi olarak bilinen ve bugün Mescid-i Aksa ile Kubbetu's Sahra'nın bulunduğu nispeten yükseltilmiş alanda inşa edilmeli. Gerçeklikten kopuk sapkın inançlarıyla bunun Mesih'in gelişini müjdeleyeceğine inanıyorlar.

Tapınağın inşası için “Kızıl inek” külüne ihtiyaç duyuyorlar.

2000 yıldır görülmeyen “Kızıl inek” klasik Yahudi hilekârlığıyla Amerika’nın Teksas eyaletinde yetiştirildi ve işgal altındaki topraklara getirildi.

24 Nisan ile 30 Nisan tarihleri arasında bu ritüeli gerçekleştirmek istiyorlar.

Kur’an-ı Kerim’de Bakara Suresinde geçen “İnek kıssasını” çağrıştırıyor; ama eğer arada bir ilişki varsa da bu bize klasik Yahudi tahrifatçılığını ortaya koyar. Çünkü Kur’an’da sözü edilen ineğin rengi kızıl değil “bakanlara sürur veren bir sarı”dır.

Küresel Siyonist kuşatma bu “dini paranoyanın” ciddi bir tahlile tabi tutulmasını bile neredeyse imkansız kılıyor.

Aslında klasik Yahudi mantık zaten kendileri dışındakilere pek de insan gözüyle bakmıyor.

İşgal altındaki topraklarda yıllarca bakanlık ve başbakanlık yapmış olan İzak Şamir, 1970 tarihli “Siyonizmi ırkçılığın bir kolu” olarak kabul eden BM kararı sonrası şunları yazmıştı: “Ağaçlardan inen insanlardan meydana gelen ulusların dünyanın liderliğini üstlenmeleri kabul edilecek bir şey değildir. İlkeller nasıl kendilerine ait fikirlere sahip olabilirler? Birleşmiş Milletlerden yediğimiz darbe bize bir kere daha göstermiştir ki biz diğer uluslar gibi değiliz.” (Garaudy, Siyonizm Dosyası, 193)

Elbette “başka uluslar” gibi olmadıklarını biliyoruz.

Girdikleri yere fitne, hile ve kaos taşıdıklarını da biliyoruz.

Azgınlık ve katilliklerinin geçmişten günümüze devam ettiğini de biliyoruz.

“Onlar (Yahudiler) nerede bulunurlarsa bulunsunlar, Allah'ın ahdine ve insanların (müminlerin) himayesine sığınmadıkça kendilerine zillet (damgası) vurulmuştur; Allah'ın hışmına uğramışlar ve miskinliğe mahkum edilmişlerdir. Çünkü onlar, Allah'ın âyetlerini inkâr ediyorlar ve haksız yere peygamberleri öldürüyorlardı. Bu da, onların isyan etmiş ve haddi aşmış bulunmalarındandır.” (Al-i İmran/112)

Çocukları öldürüyor, evleri yıkıyor ve planlar yapıyorlar.

Güçlerine, paralarına ve silahlarına güveniyorlar.

Ama Allah zalimleri sevmez.

Ama Allah’ın aziz kulları karşısında zelil olmaya mahkumdurlar.

Ne uçaklar, ne füzeler ne de sapkın inançlarından taşıdıkları “Kızıl İnekler” fayda sağlamaz.

İşgal altındaki Filistin topraklarında faaliyet gösteren İslami Hareket’in lideri Şeyh Raid Salah, gerçeği şu sözlerle yüzlerine çarptı:

“Siyonistler bin kızıl inek dahi kesseler ve o ineklerin kanları Mescid-i Aksa’nın eşiklerinden aksa dahi Mescid-i Aksa gerçeği değişmeyecek.”

“Çevresi mübarek kılınmış” Mescid-i Aksa gerçeği değişmeyecek?

Elhamdulillah…

Bu ümmet her zaman içinden Selahaddinler çıkaracak potansiyele sahiptir.

“Karanlığın en koyu anı, aydınlığa en yakın olduğu zamandır.”